Bartolomé de Las Casas kitaplarını, Bartolomé de Las Casas sözleri ve alıntılarını, Bartolomé de Las Casas yazarlarını, Bartolomé de Las Casas yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yerliler din adamlarının verdiği sözün (İspanyolların bu eyaletlere giremeyeceği sözü) doğru olmadığını, İspanyolların bizzat kendilerinin diğer ülke putlarını onlara satmak için getirdiklerini gördüler. Oysa onlar bütün putlarını yakmaları için din adamlarına vermişlerdi. Şimdi tek amaçları gerçek Tanrı'ya tapmaktı. Bunun üzerine tüm ülke, din adamlarına öfkelendi ve ayaklandı. Yerliler onlara şöyle dediler: "Hristiyanların bu ülkeye girmeyeceklerine dair söz vererek bizi kandırmak niye, bize yalan söylemek niye? Mademki hristiyanlarınız bize başkalarını satmak için getireceklerdi o halde tanrılarımızı yakmak niye? Acaba bizim tanrılarımız diğer milletlerinkinden daha iyi değil miydi?"
İspanyollar bu krallıktan ayrılırken içlerinden biri, bir köy veya eyalet beyinin oğlundan kendisiyle beraber gelmesini istedi. Çocuk ülkesini terk etmek istemediğini söyledi. İspanyol şöyle cevap verdi:" Benimle gel, yoksa kulaklarını keseceğim." Çocuk, hayır yanıtını verdi. İspanyol hançerini kınından çıkardı ve çocuğun her iki kulağını da kesti. Çocuk ülkesini terk etmek istedimediğini tekrar ettiğinden, sadece saçlarını çekiyormuş gibi gülerek burnunu kesti.
Hatuey'i (yerli) direğe bağladılar. Bir din adamı ona Tanrı'dan ve dinimizden söz etti. Yerli bey bunları daha önce hiç duymamıştı. Tarikat papazı, kendisini görkemli bir dünyanın ve ebedi istirahatin beklediği gökyüzüne gideceğine inanmak isterse, cellatların izin verdiği kısa süreden yararlanabileceğini söyledi. Aksi takdirde sonsuz acılar ve işkenceler çekeceği cehenneme gitmek zorunda kalacaktı. Biraz düşündükten sonra yerli reis,hristiyanların gökyüzüne gidip gitmediklerini sordu. Papaz, iyi olanların gittiğini söyledi. O zaman daha fazla düşünmedi. Böylesine vahşi insanlarla beraber olmamak, onları görmemek için cennete değil cehenneme gitmeyi tercih ettiğini belirtti.
"Hristiyanların geldiğini biliyorsunuz. Haiti'nin başına gelenler hakkında deneyiminiz var. Burada da aynı şeyi yapmaya geliyorlar."Halk şöyle cevap verdi:" Bunları nedensiz yapmıyorlar. Taptıkları ve çok sevdikleri bir Tanrı var. Bizim de ona tapmamızı sağlamak istediklerinden bize boyun eğdirmeye çalışıyorlar, bizleri öldürüyorlar. "
Hatuey'in evinde altın mücevherlerle dolu küçük bir sepeti vardı. Şöyle dedi:" İşte Hristiyanların Tanrısı! Eğer isterseniz onun için areitos(bayram ve dans) yapalım. Belki onu hoşnut ederiz de hristiyanlara bize kötülük yapmamalarını emreder. "...
Çok ender olarak, yerliler birkaç hristiyan öldürdüğü için, hristiyanlar kendi aralarında bir karar aldılar. Öldürülen her bir hristiyan için yüz yerli öldürülecekti.