Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bayram Kodaman

Abdülhamid Devri Eğitim Sistemi yazarı
Yazar
Editör
8.3/10
3 Kişi
19
Okunma
3
Beğeni
1.210
Görüntülenme

Bayram Kodaman Gönderileri

Bayram Kodaman kitaplarını, Bayram Kodaman sözleri ve alıntılarını, Bayram Kodaman yazarlarını, Bayram Kodaman yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1856 Islahat Fermanı eğitim alanında da bir çok işlerin yapılmasını gerektiriyordu. Bunların başında müslim ve gayr-i müslim bütün Osmanlı tebaasının, eşit şartlar altında, Maârif hizmetlerinden yararlanmasını temin etmek ve bu suretle Osmanlı birliğini sağlamak gerekiyordu. Fakat bu tip okullar henüz ortada olmadığından nasıl açılacağı, programların nasıl olacağı hakkında fikir belirlenmemişti. Bu durum karşısında Fransa’ya müracaat edilerek oradaki okulların yoluna gidilmiştir. Böyle bir tercihin yapılmasında şüphesiz Abdülaziz’in 1867 yılında Paris’i ziyaret etmesi etkili olmuştur… Daha sonra maârif alanında yapılan reform ve Galatasaray Sultanisinin açılışı da Fransız tesiri ile olmuştur.
Diğer taraftan 1882'den itibaren devlet salnamelerinde olsun, resmi yazışmalarda olsun ilkokullar için kullanılan “Mekâtib-i sıbyan” terimi yerine “Mekâtib-i iptidâiye” terimi daha çok kullanılmaya başlanmıştır. Bundan elde edilmek istenen sonuç şudur: nasıl ki Cumhuriyet devrinde üniversite ve okul terimleri getirilerek darülfünun ve mektebin kafalarda yaratmış olduğu eskiye dönük düşünceler yıkılmak istenmişse ,sıbyanı, iptidai yapmakla benzer bir fayda istenmiştir.
Reklam
II. Abdülhamit devrinde ilk okulların yaptırılması, cehaletin kaldırılması ve genel maârif hizmetlerinin halka götürülmesi hususunda önceliğin, Müslüman nüfusunun çok olduğu bölgelere verilmesi, ilköğretim siyasetinin esasını teşkil eder. Bu arada kaza ve kasabalarda yaptırılacak iptidâi okullarinın büyük olması bunları gayr-i müslim tebaa çocuklarının da eğitilmesi yolunda resmi kararlar, ilköğretimde de ortaöğretimde olduğu gibi Osmanlılık siyasetine önem verildigini göstermektedir. Bunun gayesi, gayr-i müslim çocuklara milli şuur veren cemaat okullarının siyasi ve zararlı faaliyetlerini durdurmak ve aynı zamanda çeşitli din, mezhep ve ırktan olan ilkokul çağındaki çocuklara Osmanlılık duygu ve düşüncesini aşılamaktı. Fakat bu tasarı, gayr-i müslim tebaânın tutumu yüzünden, gerçekleşme imkânı bulamadı.
Dini bilgiler insana ahirette kurtuluşa hazırladığı halde, fen ve ilim insanın dünyada mutlu ve müreffeh olmasını sağlar. Halkı cahil olan memleketlerde ne Sanayi ilerler, ne de devlet zengin olabilir. Maarif sistemi bir bütündür, bu bakımdan ilk, orta, yüksek dereceli okullar arasında bir uyum sağlanmalıdır. Rapordaki bu görüşlerin, modern maarif anlayışıyla hazırlanmış olduğunu kestirmek zor olması gerekir. Çünkü raporu hazırlayanlar, Avrupa'daki gelişmelerin maarife dayalı olduğunu bilmektedir. Bu kimseler, maarif ıslahatını eğitim ve öğretimin dünyevileştirilmesinde görmektedir. Rapor bu görüşleriyle eğitim tarihimizde yeni bir safha açtı. İlk defa olarak devlet, medresenin yanında eğitimden hak istemeye başladı. Bu tutum devletin batılılaşma anlayışı ve esaslarına uygun bir hareketti. Eğitimi de bunun bir vasıtası olarak görüyordu.
Bu hareket kemiyet ve keyfiyet bakımından yetersiz dahi kabul edilse, ki öyledir, yine de Osmanlı devletinin çağdaşlaşma yolunda attığı en olumlu adımlardan biri olarak önemini muhafaza etmektedir. Çünkü reformlar ve inkılâplar ilk hamlede başarısızlığa uğrasa veya yetersiz uygulansa bile, niyet, düşünce ve prensipler bakımından bir şey kaybetmezler; hattâ, başarıya ulaşmış sayılırlar. Yeter ki, reform ve inkılâp yapma fikri yerleşmiş olsun ve bunu savunanlar bulunsun.
II. Abdülhamit devrinde Maârif Nezareti merkez teşkilâtını yeniden düzenlenmesi, geliştirilmesi ve son şeklinin verilmesi istikâmetinde yapılan çalışmalarda realist bir yol takip edilmiş olduğunu görüyoruz. Teşkilâtın kuruluş ve gelişmesinde, görünüşte tamamiyle çağdaş olmakla beraber o zamanki maârif müesseselerinin durumuda nazar-ı itibara alınmıştır. Tanzimattan beri normal seyrini takip eden maârifte batılılaşma veya yenileşme hareketlerini tatbikattaki başarılarına göre teşkilâta yön verilmiştir.
Reklam
Yabancı okullara karşı alınan veya alınmak istenen bu gibi tedbirler eğitimde şuurlanmanın ve millileşmenin arzusunun yavaş yavaş başladığını gösteren işaretlerdir. Gerçekten, yabancı okul milli okulu yıkan ve gözden düşüren bir unsurdur; milli kültüre vurulmuş bir darbedir. Yabancı okul, kültür emperyalizminin somut ifadesidir. Yabancı okul,
Fransız tezi, bir üniversitenin kurulması ve bu üniversitede idari ve hukuk derslerinin okutulması ve böylece yeni kanunları uygulayacak memurların yetiştirilmesi öngörülmektedir. Bundan maksat, Avrupa mevzuatını bilen ve Avrupa'nın işine yarayacak, sömürge tipi Aydın ve memur yetiştirilmesini sağlamaktır. İlim adamı, mühendis, teknisyen yetiştirilmesi söz konusu edilmemektedir. Tanzimatçılar bu hususları görememişlerdir.
Bu cemiyetin Maârif Nezareti tarafından Münif Paşa başkanlığında kurulması olayı, artık Avrupa ilim ve fenlerinin Osmanlı öğretim müesseselerinde okutulması lüzûmunun iyice anlaşıldığına; fakat yeni bilgilerin gelişigüzel değil, düzenli bir şekilde türkçeye tercümesi ile topluma ve okullara aktarılması görevinin Maârif Nezaretince yürütülmesine karar verildiğine dair somut bir örnektir.
Medrese kendi kabuğuna çekilmiş; mektep ise taklitçilikten bir adım öteye gidememiştir. Dolayısıyla yeni ve gerçek eğitim sistemi vücuda geçirilememiştir. Yani medrese-mektep sentezine gidilememiştir. Bu dönemde, medrese dejeneredir; mektep şuursuz ve hedefsizdır.
41 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.