2 sene önce bir youtube kanalında güncel. Keşfet diye okuma maratonu yapılmıştı. Kitabı ilk defa o maratonda görmüştüm. Youtube kanalında daha sonraki videolarında kitabı çok beğendiklerinden bahsediyordu. Benim kitabı edinmem, okumam ve değerlendirmem de yaklaşık 2 seneyi buldu.
Kitabın dili üslubu beni oku diyordu fakat Kitaptaki 3.kişi anlatımı alışık olmadığımız bir tür olduğu için biraz şaşırtsada yazarın yunuşacık betimlemeleri ve anlatımları 3.kişili anlatımı yadırgatmadı daha da başka yazarlarda bu dilin kullanımı nasıl olur diye sorgulattı.
777 herkesin profilinde uğur getirdiğini düşünerek yasdığı bir rakam. Kronkların dininde uğurlu rakamın bu olması günümde de buradan bir alıntı mı yoksa bu sadece yazarın kurgusu mu arasında kaldım. Bahsettiğim youtube kanalında bu kitap üzerine yazarla yapılmış bir söyleşi var onu izledikten sonra daha iyi oturacağını düşünüyorum.
Şapşal'a her bakışında bu geçen zamanı hissettiğini, geleceği hissettiğini, dünyanın asıl sahiplerinin kaplumbağalar olduğunu düşündüğünü; kaplumbağalar ve kabuklu böcekler.
"Orada yazılı olan bütün işaretler var sende. Ben kronik ilgili kitabı okurken içeri girdin ve yedi sözcük söyledin- yedi, kronk dininin kutsal sayısı. 27 yaşındasın- içinde yedi var. Bende 28'im-yedinin katı. Sonra örgütün parolasını söyledin. Kaşığı sol elle tutuyorsun. Boynunda o lekeden var. Allah bilir kıçında iki nokta üst üste gibi duran iki ben de vardır. "
Yağmur Hakan'ı döndürüyor, eğilip bakıyor, karanlık olduğunu farkedip başucu lambasını yakıyor, yeniden-Hakan'ın söylenmesine aldırmaksızın- eğiliyor; biraz sonra "demiştim" Ses tonuyla
"Oğlum, sen peygambersin! " Diyerek doğruluyor.
İlginç konusu ,
üç farklı anlatım tarzı
ve alt metinlerde insanı düşündüren
pek çok ayrıntı...
Herkese benzeyen yanlarınız ve kimseye benzemeyen yanlarınızın çatışması.
Neden herkese benzemek güven verir?
Farklı olmak neden korkutur?
Kabul görmek bu kadar önemli midir?
Güç neden tehlikeli bir araçtır?
Kimin elindeyse onu yok eder mi?
Bir yalanla ne kadar yaşanabilir?
Ben olsaydım ne yapardım?
... O kadar çok soru birikiyor ki okurken insanın kafasında .
Dünyanın ve zamanın üzerimizdeki baskısını sorgulatıyor ince ince .
İzleyeceğimiz , okuyacağımız, yiyeceğimiz, giyeceğimiz, ne alışveriş yapacağımız bile bize reklamlarla dayatılırken durup bir özeleştiri yapmamız gerekiyor belki de.
İlk kısımdaki düz yazı zaten bildiğimiz bir tarz.
İkinci kısımdaki sen dili ile yazılmış bir metni ilk okuyuşum.
Son kısımdaki röportaj tekniğini sevmedim çok fazla ama kısaydı o bölüm .
İyi ki tanıdım dediğim bir yazar.
İyi ki okudum dediğim bir metin .
Konuyu bildiğim için daha vahşice bir içerik beklemiştim . Kesinlikle öyle değil.
Ölümler, zulümler, cinayetler beklemeyin.
Ama cinsel içerik az da olsa mevcut .
Okumayı düşünen herkese keyifli okumalar