Cevat, uluslararası şairlerin bu günlerde çıktıkları uzun yolculuklara - belki de Peru'dan Paris'e, İstanbul'dan ST Petersburg'a - çıktığında, yanında Karagöz figürlerinin bulunduğu bir çanta taşır ve meslekten hikâyecilik uğraşınınbu ele avuca sığmaz yaratıklarını ak kâğıtlara ve duvarlara yansıtır. Cevat'ın şiirlerinden bir çoğunda bir hikâye anlatılır, gene hem kişisel, hem geleneksel bir hikâye. Onun anlattığı hikâyeler, düşler ve kişisel tarihlerle çakışır. "Pusula," ebedi olarak genç kalan fotoğraf gibi modern bir araçtan yararlanarak kendi öyküsünü anlatan babanın sesidir:
Fotoğrafta gördüğün hasır şapka,
keten giysi, gümüş saplı baston
o yılların yorgunluğunu gizliyor
ustaca. Sana çocukluğunda anlattığım
Afrika, Amazon, Santiago, Havana
bütün gençliğimdi benim, olgunluğum.
Bu hikâyenin anlatıcısı, hikâyelerini anlatacağı çocuğunun doğumunu beklemek için eski köyüne dönmüştür.
(...)
A. S. Byatt
Çeviren: Kemal Atakay
Sayfa 14 - Adam Yayınları, Birinci Basım : Ekim 2003Kitabı okuyor
"Vedalaşmaların ilmini yaptım ben,"
Sürgünlerin uzmanlığını.
Bir vapur nasıl kalkar bir limandan.
Tren nasıl acı acı öter, öğrendim
Yıllarca mektuplarla yaşadım.
Kaçak tütün, yasak yayın
Larla beslendim.
Unutmadım. Unutmadım.
En çok yelkenleri özledim
Bozkırın buzlu yalnızlığında.
Dağlar yoktu, dağlar yoktu,
Rüzgârlara yaslandım.
Çılgın mıydım, tutsak mıydım
Yüreğinde karanlığın?
Kan kurudu -
Ben gül oldum açıldım.
Sayfa 23 - Adam Yayınları, Birinci Basım : Ekim 2003Kitabı okuyor