Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Cihan Piyadeoğlu

Cihan PiyadeoğluSultan Alp Arslan yazarı
Yazar
8.9/10
227 Kişi
862
Okunma
78
Beğeni
4.553
Görüntülenme

Hakkında

1973 yılında Rize'de dünyaya geldi. 1992 yılında başladığı İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nden 1996 yılında mezun oldu. Aynı yıl Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalı'nda Yüksek Lisans eğitimine başladı. Aynı anda Farsça ve Arapça dersleri aldı. Bir yıl sonra Tahran'a giderek Farsça eğitimime devam etti. 1999 yılında Prof. Dr. Erdoğan Merçil danışmanlığında hazırladığı; Büyük Selçuklular Döneminde Atabegler adlı tezimi savunarak Yüksek Lisansını tamamladı. 2000 yılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nde Araştırma Görevlisi kadrosuna atandı. 2002 yılında Doktora yapmak üzere İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü'nde görevlendirildi. 2008 yılında Prof. Dr. Abdülkerim Özaydın danışmanlığında; Büyük Selçuklular Döneminde Horasan (1040-1157) adlı tezle Doktor unvanını aldı. Aynı yıl geri döndüğü Onsekiz Mart Üniversitesi Tarih Bölümü'nde araştırma görevlisi olarak bir süre daha görev yapan Piyadeoğlu, 2011 yılında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Yardımcı Doçent Doktor olarak göreve başladı. 2012 yılından buyana aynı bölümde doçent doktor ünvanıyla görev yapmaktadır.
Unvan:
Tarihçi, yazar
Doğum:
Rize, Türkiye, 1973

Okurlar

78 okur beğendi.
862 okur okudu.
33 okur okuyor.
532 okur okuyacak.
21 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Horasan'dan gelen yeni haberler durumun hiç de iyi olmadığını gösteriyordu. Herkes bir diğerini suçluyordu. Mağlubiyetin neden olduğu ağır havada Sultan Mesud, Ramazan Bayramı için kutlamalar bile yaptirmamisti. Artık bir şeylerin değişmesi gerekiyordu. Bunun için de ilk işareti vezir vermiş ve " Artık işleri farklı bir biçimde ele almak gerekir. " sözü, Gazneliler'in meseleye farklı bir bakış açısıyla yaklasacaklarinin da işareti olmuştu.
Diğer taraftan Sultan Mesud, Selçuklular'a kaybettiklerini geri almakla meşguldü. O , Nesa'da bir süre kaldıktan sonra Baverd ve Ustuva üzerinden Nisabur'a giderek şehri tekrar hâkimiyetine almaya karar verdi. Aralık 1039 başlarında şehre gelmiş, 17 Aralık'ta da Bağ-i Sadyah'a inmişti. Bağ-i Sadyah , Tuğrul Bey şehre hâkim olduğunda ikamet ettiği yerdi. Dolayısıyla Tuğrul Bey'in buradan silinmesi gerekiyordu .Bunun için onun şehre geldiğinde oturduğu taht ve hatta yerde serili olan yaygı parça parça edilerek fakirlere dağıtıldı. Ayrıca o sırada Tuğrul'un emriyle dosetilmis olan tuğla ve kiremitler de sökülerek yeniden inşa edilmişti .Böylece Selçuklular'in ve Tuğrul Bey'in şehirde bırakmış olduğu izler bir anda silinmiş , şimdi sıra onları Horasan'dan silmeye gelmişti .Ancak bunu yapmanın hiç de kolay olmadığını anlamaları için kısa bir zamana ihtiyaçları vardı.
Reklam
Sultan Mesud, bir hükümdardan beklenildiği şekilde bütün hazırlıklarını yapmış, Selçuklular'a son darbeyi indirmek üzere harekete geçme kararı almıştı. ilk bakıldığında her şey yolunda görünüyordu. Almış oldukları tedbirler sayesinde Selçuklular zor şartlar altında çöllere çekilmek zorunda kalmışlardı. Kendileri de gerekli hazırlıkları tamamlamış, olması gerektiği üzere Nisabur da gerçek sahibinin eline geçmişti. Ancak bütün bunlara rağmen işler hiç de iyi gitmiyordu. Nitekim Gazneliler, büyük bir kıtlığın içine düşmüşlerdi.
Diğer taraftan yaşananlardan sonra Gazneliler divanında yapilan görüşmelerdeki sorun sıralamasında Selçuklular, çok gerilerde kalmıştı. Çünkü Sultan Mesud'un da dillendirdigi gibi, her ne kadar Selcuklular savaşmak üzere toplanmislarsa da onların durumu da kendilerinden farklı değildi. Ancak onun bu sözüne gelen itiraz da şu şekildeydi : Selçuklular'in elinde yem vardı, kendilerine yiyecek ulaşıyordu, hayvanları dinlenme fırsatı bulmuş, ayrıca da iyi beslenmisti. Diğer bir ifadeyle Selçuklular'in durumu hiç de kötü sayılmazdı. Bir maceraya atılmaktansa otun bolca bulunduğu Herat'a ve Badgis taraflarına gidip hayvanları besleyerek dinlendirmek daha doğru bir seçim olurdu. Selçuklular'a yapılacak bir saldırı ise bundan sonra yapılmalıydı .Bu görüş Sultan Mesud'un savunduğu görüşe muhalefet etmek maksadıyla dillendirilmisti. Mesud, Selçuklular'in Merv'e gitmek niyetinde olduğunu belirterek bu şehre gitmenin daha doğru bir seçim olacağını söylüyordu .Kendisine yapılan itirazları görmezden gelen Mesud'a karşı bir araya gelen Gazneli devlet adamları, onu bu fikrinden vazgeçirmek için ona haber göndermişlerdi. Kurak bir kıştan sonra ot ve suyun yeterince bulunmadığı Merv'e gitmenin askerî zorlayacağı ve başlarına kötü işler gelebileceği şeklindeki bu haber sultanı bir hayli kızdırmış ve o: "Bir daha birisi bana bu çeşit haber getirirse, boynunu vurmalarini emrederim. " demişti. Verilen bu cevap " Söylenecek söz kalmadı. Biz kuluz, ferman sultanındır. " denilerek kabul edildi. Sultan Mesud, tahmin edilebilen sona doğru yol almayı seçmişti.
Aslına bakıldığında neredeyse 1035 anlaşmasının şartları 1039'da da tekrar edilmişti. Bununla birlikte barış şartları Selçuklular'in umurunda değildi. Aynı durum Gazneliler için de geçerli olduğundan kimse anlaşmanın uygulanmasının pesine düşmedi. Zaten Selçuklular anlaşmaya göre boşaltmaları gereken yerleri terk etmemiş, kısa süre sonra da maddelerin aksi yönünde faaliyetlerde bulunmaya başlamışlardı. Aslında durum Hâkim Ebu Nasr ez-Zevzeni'nin ifade ettiğinden farklı değildi. Nitekim o, anlaşmadan sonra vezirle yaptığı özel bir görüşmede şöyle demişti:" Selcuklular'a hiçbir şekilde itimat edilmemelidir... Onların aldatıcı sözlerine inanmamak ve onlara asla güvenmemek gerekir. Onların düşüncelerine yerleşen padişahlık etmek düşüncesini ok ve kılıçla bile çıkarmak zordur. Sultana karşı aldıkları mağlubiyet sebebiyle barışa rıza göstermiş ve geri çekilmişlerdir. " Ona göre Selçuklular hedeflerine ulaşmak için özellikle Maveraünnehir'den yeni kuvvetler getirecekti. Hatta onlar bir süre itaat etmiş gibi görünse de sonra artan nüfusları sebebiyle yeni şehirler isteyecek, yağma faaliyetlerinde bulunacak ve yaşadıkları yerlerin az olması sebebiyle bunları yaptıklarını söyleyeceklerdi. Nitekim zaman onu haklı çıkaracaktı.
Hangisi?
Sıradaki okumamı istediğiniz kitap, merak ettiğiniz ya da önerebileceğiniz, ya da incelememi ve alıntılarımı görmek istedikleriniz hangisi? Biraz da interaktif yapalım? Kitapların linkine de üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz. 1.
Barnabas İncili
Barnabas İncili
2.
Kritovulos Tarihi
Kritovulos Tarihi
3.
İskandinav Mitolojisi
İskandinav Mitolojisi
4.
Mukaddime
Mukaddime
5.
Bostan ve Gülistan
Bostan ve Gülistan
6.
Kızılderililer Nasıl Yok Edildi?
Kızılderililer Nasıl Yok Edildi?
7.
Büyük İskender
Büyük İskender
8.
Timurlenk-Bozkırların Son Göçebe Fatihi
Timurlenk-Bozkırların Son Göçebe Fatihi
9.
Sultan Alp Arslan
Sultan Alp Arslan
10.
4. Murad: Şarkın Sultanı
4. Murad: Şarkın Sultanı
11.
Medine Müdafaası / Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa
Medine Müdafaası / Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa
12.
Savaş Günlükleri
Savaş Günlükleri
13.
Tarih Notları
Tarih Notları
Asla yapmam deme. Asla yapmam dediğin şeylerle, sınanmamayı dile. |
Cihan Piyadeoğlu
Cihan Piyadeoğlu
Reklam
Abbasi ihtilali komutanı Ebu Müslim Horasanî’ye sordular: -Emeviler neden yıkıldı? -Onlar dostlarını dostluklarından emin oldukları için uzak, düşmanları ise dostluklarını kazanmak için yakın tuttular. Uzaklaştırılan dost, dost kalmadı, yaklaştırılan düşmansa asla dost olmadı!
Cihan Piyadeoğlu
Cihan Piyadeoğlu

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
368 syf.
·
Puan vermedi
Cihan Piyadeoǧlu daha önce ki yazdığı Sultan Alp Arslan kitabından faydalanmış olduğu kaynakları kullanmış bazı noktalarda çelişki olsa da başarılı buluyorum
Büyük Selçuklular
Büyük SelçuklularCihan Piyadeoğlu · Kronik Kitap Yayınları · 2020221 okunma
256 syf.
8/10 puan verdi
Selçuklu hükümdarı Alp Arslan, Batı Türk tarihinde, belki de farkında bile olamayacağı kadar büyük bir öneme sahip. Çünkü hem Malazgirt Zaferi ve hem de sonrasında verdiği Anadolu'nun yurt tutulması emri ile birlikte Türkiye Türklüğünün başlangıcını sağlamıştır. İşte bu kitap büyük sultan, Alp Arslan'ın yaşadığı dönemi ele alıyor. Dedesi Selçuk Bey'in liderliği ile başlayan ve 1040 sonrasında Büyük Selçukluların kurulmasıyla devam eden süreci, Sultan Alp Arslan'ı merkezde tutmak suretiyle anlatıyor. Üstelik bu anlatım hem kaynakçalarla destekli hem de hayli dolu bir anlatım. Alp Arslan'ın pek çok önemli özelliği var. Babası Çağrı Bey, amcası Sultan Tuğrul Bey ve veziri/hocası Nizamülmülk'ten çok iyi bir eğitim aldığı çok açık. Kitaptaki anlatımlara göre, ufku geniş, başarılı bir komutan ve devlet adamı. Ayrıca çok bağışlayıcı birisi olduğu da.
Sultan Alp Arslan
Sultan Alp ArslanCihan Piyadeoğlu · Kronik Kitap · 2016438 okunma
256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
33 günde okudu
Tarih kitapları genelde sıkıcıdır ve okunması zor olur. Ama yazar öyle güzel bir üslupla yazmış ki hem akıcı, hem bilgilendirici. Akademik olarak yararlanılabileceği gibi normal olarak da okuyabilirsiniz. Kitap akıcı sadece benim elimde biraz süründü farklı sebeplerden. . . Kitapta Büyük Selçuklu'nun kuruluşundan, Tuğrul ve Çağrı beylerden, Alp Arslan'dan ve Nizamülmülk'ten bahsediyor. Hayatlarından, savaşlarından, düşüncelerinden kesitler vermiş. O günkü gibi düşünme fırsatı vermiş bize. Herkesin tarih bilincini oluşturacak harika bir kitap. Okuyun, okutun...
Sultan Alp Arslan
Sultan Alp ArslanCihan Piyadeoğlu · Kronik Kitap · 2016438 okunma