“Hastaların kişiliklerindeki dissosiyasyonlarla birlikte, hekimlerin kendi dissosiyasyonlarının da göz önüne alınması gerekir.” Hastanın zihni ile bedenini ayrıştırdığı yerde, hekim de, kültür de aynı ayrıştırmayı yapıyor olabilir.
Beden parçalara ayrıldıkça ve sağlık hizmetleri lokal müdahalelere ve uzmanlığa indirgendikçe birey, çatışan çıkarlar ve yanlış yönlendirilmiş tekniklerden oluşan büyük labirentte kayboldu.
Hastaya, sınırlı bir fiziksel semptomdan vazgeçmesi ve bu semptomları daha kapsamlı bir zihinsel acıya dönüştürmesi için baskı yapılmaktadır. Oysa hasta daha önce tam da bu zihinsel acıdan kaçmak için daha dayanılabilir olacak fiziksel acıya sığınmıştır.
Yıllarca ameliyat öncesi danışmanlık yapan Lacan, hastanın geçmişine dikkat edilmesi ve hayatındaki sembolik anlara nasıl tepki gösterdiğine ilişkin bilgi edinilmesi gerektiğini söyler. Hastalar yeni bir işe başlamak, terfi etmek, ebeveyn olmak gibi geçiş dönemlerini nasıl deneyimlediklerini anlatmaya teşvik edilmelidir. Hasta muhtemelen, geçirdiği ameliyatı bir düzeyde sembolik bir olay olarak kaydedecektir. Bu nedenle, geçmişte bu tür olaylarla nasıl başa çıktığına ve öz imgesine ilişkin fikir sahibi olmak daha da önemli hale gelir. İdeal olan, ameliyat sonrası bakımın yalnızca ameliyatı başarısız olan vakalarla sınırlı olmamasıdır. Ne kadar başarılı olursa olsun, tedavinin sona erdiği dönem tehlikelidir. Noktalama anları (“Artık iyisin.”
“Sonunda ayağa kalktın.”) son derece kırılgan olabilir ve bu dönemde depresyon ya da başka ciddi fiziksel semptomlar başlayabilir. Bunlar yalnızca tedavinin etkililiğinin onaylandığı “gerçek” anlar değil, aynı zamanda bir geçişi ya da değişikliği gösteren sembolik dönüm noktalarıdır.