Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni 1999’da bitirdikten sonra Londra Westminster Üniversitesi’nde ‘British Journalism Studies’ eğitimi aldı.
1996’da gazeteciliğe başladı. Sırasıyla Yeni Günaydın, Global, BusinessWeek, Hürriyet, Sözcü gazete ve dergilerinde çalıştı. Ekonomi haberleri ve yazılarının yanı sıra yaşama dair kalem oynattı.
Patronların DNA’sını çıkaran kitabı Patron Çıplak ilgiyle karşılandı. Hayata dair denemelerden oluşan ikinci kitabı Turuncu Yazılar ise 2014 yılında yayınlandı. Patronlardan kulağa küpe önerileri, başarının sırlarını, pişmanlık ve şans faktörünün etkisini derlediği kitabı PATRONCA ise Ocak 2016’da yayımlandı
Bu kitabı okumadım, dinledim. Kulaklığı kulağıma taktım ve sonra her boş anımda dinledim, dinledim.. Gazeteci yazar Demet Cengiz’in ilk romanı. Konu; kenar mahallede büyük yoksulluk içinde yaşayan Deniz ile Londra’da büyük yoksunlukla yaşayan James’in öyküsü. Okudukça içim parçalandı, öfkelendim, gurur duydum, üzüldüm. Ve kitabın açıklamasında “Bu bir anneli öksüzler, babalı yetimler romanıdır” cümlesinin neden yazdığını kalp ağrısıyla anladım. Yazar iki farklı kıtada iki yaralı karakterin büyümesine bizi şahit ederken, arka planda da o yıllarda Türkiye gündeminde olmuş önemli olayları bize çok güzel hatırlatmış. Kitapta kimler yok ki, kıymetli Türkan Saylan, Fazıl Say..Fakat kitabın sonu beklediğimden daha ani geldi, Deniz’in hayatı nasıl o noktaya geldi daha detaylı bilmek isterdim. Gene de severek ve sarsılarak dinledim. Hemen kitabı satın alıp kitaplığıma da koydum. Size de tavsiye ederim.
Deniz ve James ,biri İstanbul diyeri Londra'da doğumuş sevgisiz iki çocuk..Biri doğuda diğeri batıda geçen iki aile içi sevgisizlik öyküsü..
Gerçek yaşam hikayelerinden esinlenerek yazılmış kitap ,aile içi şiddetti , çocuk istismarını ,kadın cinayetlerini ve onların çektiği acıları dile getirmiş.Ayrıca Türkiye ve dünyada yaşanan önemli siyasi ve ekonomik gelişmelere de yer verilmiş. Bir solukta okunacak acıklı iki yaşam öyküsü....
Keyifli okumalar...
Demet Cengiz
Ömrünce hep haksızlığa uğrayan Yeter,öfkesini asla kontrol edemeyen,yaptıklarından asla pişman olmayan çevresindekilere korku salan biri olmasının tek sebebi sevgiden,ilgiden yoksun büyümüş olmasaydı.
Yeter in doğup büyüdüğü ev,hiçbir çocuğun yakarışlarının duyulmadığı;kulakların sağır,dillerin lâl,gözlerin kör,kalplerin kötürüm olduğu bir yerdi.
Annesi, evlatlarına karşı neden bu kadar sevgisiz diye sorgularken geçmişine dair oyle acı gerçekleri okudum ki arkadaşlar resmen dağıldım.Anladığım tek bir şey var hiç bir şey sebepsiz değil.
Kimse durup dururken delirmiyorİyi ki Rabbim in ilahi adaleti var
Yeter in ablası Hatice,Williams Sendromu ndan muzdaripti.Çevresinde olup bitene,yaşadığı her acıya,tacize her daim yüzünde anlamsız ve zekasız bir tebessümle gezerdi.Sevgiden,şefkatten mahrum kalmış,yaşadığı zorbalığı sevgi sanıp,evde bulamadıgi ilgiyi dışarda kendi pis emelleri için yakınlık gösterenlerde bulduğu vakit uğradığı istismarın bile farkına varamamış olması cok acıydı arkadaşlar
Yüreğe dokunan bu eseri okurken Yeter e,Nile ye ve diğerlerine üzülmemek elde değil
Hic #sevilmemiş #acı cekmiş #değer görmemiş, hor görülüp,ötelenmiş #acısını anlatmamış,anlatamamış,anlaşılmamış bütün #cocuklara bir nefes olabilmek adına kaleme alınan bu eseri iyi ki yazarımız yazmış iyi ki kalemiyle yolum kesişmiş.
İnsallah Yeter in ikizi Deniz inde,hayatını kaleme alan yazarımızın #adımıdenizkoydular eserini de okumak nasip olur.Kalın sağlıcakla
@inkilapkitabevi
Çok severek okuduğum kitaplardan biriydi “Adımı Deniz koydular” . Türkiye’nin zaman içinde geçirdiği değişimleri James ve Deniz üzerinden, harmanlayarak çok güzel anlatmış.İnsanların kaderi gerçekten de doğdukları yerle aynı oluyormuş. Ne yaparsak yapalım çocukluğumuzdaki travmalar hayatımızı yönlendiriyor,onlardan kurtulmak için ne yaparsak yapalım nafile.En çok da anne babamızın davranışları bizi etkileyen , sevgisizlik bizi susatan asla gideremediğimiz susuzluğumuzun kaynağı, her yerde ,her insanda aradığımız o boşluğu kapatma hissi …Bu kitap gösteriyor ki anneler babalar gerçekten sevmeyecek değer vermeyecekseniz bu dünyaya çocuk getirmeyin.Çevrenizden koruyamayacaksanız ,onu dinlemeye değer bulmayacaksanız ,ona hakettiği gibi bir hayat sunamayacaksanız bırakın yumurta ve sperm olarak kalsınlar…