İnsan dünya dertlerini düşünmeden yaprakların hışırtısını dinleyebilir, kendini yoketme noktasına doğru ilerleyen uygarlığın ayak seslerini duymayabilirdi. Bu pirinç rengi denizden, bu kan rengi tepelerden uzak, yirminci yüzyılın trajedisini heyecanlanmadan düşünebilir, olsa olsa insanoğlunun durumuna uzaktan acımakla yetinebilirdi.