Kitabın sonunda gerçek bir hikâye olduğunu öğrenince çok şaşırdım ve etkilendim. Zaten bir bölümünde milli eğitim bakanından bahsederken yazıp bakmıştım ama herhalde gerçekçi olsun diye yapılmış demiştim lakin gerçekmiş. Kitaba dönersek; Mustafa Güzelgöz, namı değer Eşekli kütüphaneci, saygı duyulası bir insan. Fikirleri ile çağının ötesinde, kitap ta beni etkileyen kısımlardan biri de " Yenilik getirmek ne zor imiş bizim Türkiye'ye? Işık getirmek ne zor imiş? " kısmıydı. Mustafa Bey bu işlere 1940 larda başlayıp 1971 de de emekli olmuş, aradan geçen 82 yılda maalesef ki hiçbir şey değişmemiş. Bizler yani gençler bu ülkenin umutları diye büyütülüp kaybolup giden bulutları olduk. Siyasi sorunlarına karıştık, entirikasına karıştık, buhranına karıştık, darbesine karıştık ama bir türlü gelişimine, kalkınmasına karışamadık, karıştırılamadık. Kitaba dönersek yoğun olarak kitap sevgisinden, öneminden bahsediliyor. Geri kalan kısmı da ancak okunarak anlaşılır. Buraya kadar okuduysan iyi okumalar.