Türk edebiyatının en mis kokulu, en güzel, en kıymetli, en nadide beş çiçeği, beş yüz akı...Kitapta verilen isim sırasına göre; Kemal Tahir, Mahmut Makal, Orhan Kemal, Fakir Baykurt ve Talip Apaydın...
1950'li yıllarda oldukça popüler olan Pazar Postası dergisi, köy romancılığı hakkında bir tartışma tertiplemeyi uygun görür. Davet edilecek
Kitabın hikâyesi mübadele yıllarında Ürgüp'ten Yunanistan'a göçe zorlanan büyükbaba ve büyükkannelerinin izini sürmek,bir daha buraya dönemeyen akrabalarının yerine bu güzel yerleri gezmek isteyen Dimitrios Katsikas'ın bu şehre gelmesiyle başlıyor.Mustafa Güzelgöz nam-ı diğer Eşekli Kütüphaneci ve ailesiyle tanışmasıyla da devam ediyor.
Halka ışık götürmenin hiçbir yerde kolay olmadığını bunun bir karşılığı olduğu gerçekliğini bizlere hatırlatıyor.Kitabı benim için önemli kılan özelliği ise üzerinden yıllar geçse de bu gerçekliğini hâlâ koruyor olması.
Kitabın benim için kıymetli olmasının bir diğer sebebi ise yaklaşık 2 yıl önce Yunanistan’dan gelen değerli arkadaşlarımız Ionna ve Sofoklis... Kitabın her bir satırında resepsiyonda çay kahve eşliğinde ettiğimiz sohbetleri gördüm.Kitabı sizlerle paylaşmak için sabırsızlanıyorum :)
Sade ve yalın bir dil,çok güzel mesajlar içeren harika bir kitap.Fakir Baykurt'un son eseri benim ise yazarla tanışma kitabım oldu,iyi ki de oldu... Hoş geldin küçük kütüphanemin kıymetli üyesi.
"Eskiden cahillik fazlaydı;şimdi daha fazla.Gittikçe de artıyor.Bu nedenle bize yeni kitaplar gerekir... Cahilliği ancak okumakla yenebiliriz."
(Spoiler içerir)
Fakir Baykurt... Ülkemizin gelmiş geçmiş en değerli kalemlerinden bir adam. Pek çoğumuzun ismini, kitabı filme, diziye uyarlandığı vakit duyduğumuz bir yazar. Kendini halkın eğitimine adayan Anadolu'nun en kıymetli filizlerinden, Köy Enstitülü gerçek bir öğretmen. Kaleminin ucunu kıranlara karşı, büyük bir kararlılık ile,
“Kitap sevgisi diye bir sevgi vardır sanırım. Ana sevgisi, kardeş sevgisi, yâr sevgisi gibi bir sevgi. Bu sevgi insanın içinde doğuştan mıdır? Yoksa sonradan mı uyanır? Bunu bilmiyorum” (s.42).
Gerçekten de kitap sevgisi diye bir sevginin olduğuna inanıyorum. Ancak bu sevginin doğuştan getirilen bir özellik değil, sonradan aile, arkadaş ve okul
Verilmiş sadakamız varmış da Köy Enstitüleri kapatılmış. Enstitü mezunu öğretmenler köyleri kalkındırıp aydınlatmış, bilginin ışığını taşımışlar oralara. Eee, ne olmuş yani? Bildiğin “gomonistlik”. Haddini bilmezler sizi! Neyse ki intikamımızı aldık, hepinizi efkar-ı umumiyenin, zenginin, beylerin ayakları altına bi güzel attık!
Köylüye modern
Yılanların Öcü, Irazcanın Dirliği ve Kara Ahmet Destanı üçleme serisinin ikinci kitabı olan roman sosyal gerçeklerle donatılmış bir köy romanı.
Yazar yaşadığı dönemde Anadolu insanının samimiyetini ve yaşam tarzını; vefakar ve çilekeş kadınların mücadele gücünü, zorluklar ve haksızlıklar karşısında dimdik duruşunu, bir köy muhtarının dahi bürokrasi ve siyasetle olan çirkin ilişkilerini göz önüne seriyor.
Fakir Baykurt kitapta yöresel dili çok iyi kullanıyor, karakterler çok canlı, hikayeler oldukça gerçekçi ve yaşanılası. Hikayenin sonu sizi serinin 3.kitabı Kara Ahmet Destanı"na hazırlıyor. Şimdi sıra bu kitapta...
İyi okumalar
Yaptığımız alıntılar, paylaştığımız iletiler ve kitap incelemelerimiz... 1K uygulamasında bunları yapmamızın amacı başka bir okuyucuyu kendi okuduğumuz kitaplarla tanıştırmaktır. Okuma alışkanlığı kazanmak için bu uygulamayı kullanan birçok arkadaşımız da var. Onlara da okuduklarımızı paylaştığımızda kitaplar için bir cazibe uyandırıyoruz. Bakın
"Sanatta devrimci tavır, hayatı değiştirme tavrıdır. Kitaplarımız, bize ün sağlamaktan yada kalıcı olmaktan önce, toplumu devrim yönünde etkilemek içindir. Hayatı değiştirme amacına yönelmemiş bir sanat, insanın bilinçlenmesine ve birleşmesine yardım edemez."
Tırpan'ın Ön Söz'ünün ilk paragrafı bu şekildedir. Fakir Baykurt'u tanıyanlar
"Unuttuğumuz bir şeyler var bu kitapta, artık yerinin başka şeylerin alıp önemsendiği. En çok da yalın olma hali, samimiyet ve okumak! Genişlemenin en güzel hali, okuyor olmak! Okudukça başka kapılara açılmak, açıldıkça birlikte çoğalarak daha aydınlık, daha güzel bir dünyada yaşamak!
Kaplumbağlar Fakir Baykurt'un okuduğum ikinci kitabı. Yılanların Öcü'de beni çok etkilemişti.362 sayfadan oluşuyor yazar bu kitabı 1962-1966 yıllılarında yazmış. Kitabın başlangıcında kaplumbağların iklimi diye bir açıklama yapıp kaplumbağının nasıl ortaya çıktığını anlatıp romana başlamış yazar. Yazar hep bu milletin sorunlarıyla
