Hakkında
Okurlar
17 okur okudu.
1 okur okuyor.
2 okur okuyacak.
Kitaplar
Sözler ve Alıntılar
Yakın dönem göç kuramlarının başlangıcını oluşturan neo-klasik kuram, temelde, çeşitli pazarlarda işgücü, emek ve ücret düzeylerinde görülen farklılaşma üzerine kuruludur. Diğer deyişle neo-klasik kuram makro düzeyde sermaye ve emeğin coğrafi olarak eşitsiz dağılımından hareket eder. Buna göre, genel olarak iş gücü fazlasına sahip olan ülkeler aynı zamanda düşük ücret piyasasına sahipken, emek piyasası kısıtlı olan ülkelerde ücret düzeyleri yüksek seyreder. Dolayısıyla ücret düzeylerindeki farklılık ülkeler arasında emek göçünü doğuran temel etmendir. Neo-klasik göç kuramının temel varsayımı, başlayan emek göçünün ilerleyen süreçte göç alan ve veren ülkeler arasında ücret dengesini oluşturacağı ve nihayetinde göçün azalarak sonlanacağı öngörüsüdür. Yani göç, emek piyasasını bizzat dengeleyen bir mekânizma olarak ülkeler arası ücret farklılıklarının ortadan kalkmasını sağlayarak gelişmiş ve gelişememiş bölgeler arasında ekonomik bir denge oluşturacak ve işgücü dolaşımını azaltarak sonlandıracaktır.
Sayfa 46 - Ketebe Yayınları
Göç araştırmalarında yer verilen sığınmacı ,mülteci yahut göçmenler yalnızca birer kavram değil ,arkalarında yüklü dramların bulunduğu insanları işaret etmektedir.
(..) küreselleşmeyi dünyanın batılılaşması veya Amerikanlaşması gibi tek yönlü bir süreç olarak algılamamak gerekir. Dünya bir taraftan batılı değerlerin etkisinde kalırken, diğer yandan farklı etnik ve kültürel grupların kendine yer açtığı bir arena durumundadır. Başka bir ifadeyle, dünya bir anlamda aynılaşma ve farklılaşma süreçlerini birlikte yaşamaktadır. Küreselleşme çerçevesinde batı kültürünün aynılaştıran özelliğinin yanında, farklı kültürel ve etnik grupların homojen kültürleri farklılaştırıcı bir etkiye sahip olduğu unutulmamalıdır. Bu anlamda özellikle ulus devletler içinde yer alan göçmen grupların ve diasporaların söz konusu devletlerin siyasi, ekonomik ve kültürel yapısı üzerinde heterojenleştirici etkileri küreselleşmenin önemli yanlarından birini oluşturmaktadır.
Sayfa 88 - Ketebe Yayınları
Göç sürecinde ortaya çıkan nüfus hareketliliği ve yayılma kendi başına amaç değildir, yani insanlar sırf yer değiştirmek için göç etmezler. Göç, ekonomi ve ticaretin gelişmişliğinden pay almak amacıyla gerçekleştirilir. Dolayısıyla göçle gelişen yayılma, kentlerde hızla büyüyen sanayinin ihtiyaç duyduğu işgücünün göçmenlerce karşılanmasıyla dengelenir. Bu nedenle, bir taraftan göçle gelişen yayılma süreci diğer taraftan söz konusu yayılmayı yutan süreç, amaç yönüyle birbirine uyum gösterir. Kent ekonomisi, ihtiyacı olan işgücüne, bireylerse işe göç ile kavuşarak amaçlarına ulaşır.
Sayfa 37 - Ketebe Yayınları
Temellerini Marxist ekonomi-politikten alan dünya sistemi kuramı, 1970'li yıllarda Immanuel Wallerstein'ın başını çektiği Bağımlılık Okulu tarafından geliştirilmiştir. Bu kurama göre, dünya ekonomik temelde birbirine bağımlı merkez ve çevre ülkeler ya da gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler olmak üzere ikili bir yapı arz eder. Bununla birlikte, küresel ölçekte gerçekleşen eşitsiz ekonomik ve siyasal güç dağılımı daima merkez ülkeler lehine biçimlenir. Başka bir deyişle, merkez ve çevre ülkeler arasındaki ilişki, çoğunlukla gelişmiş ülkelerin çıkarlarına dayalı olarak şekillenen bir sömürü ilişkisidir. Wallerstein'a göre, kapitalizm ve kapitalizmin çeşitli görüntüleri, günümüz dünya ekonomisini ve buna bağlı olarak da göç gibi diğer yapıları belirleyen temel unsurdur.
Sayfa 51 - Ketebe Yayınları
İletiler
Henüz kayıt yok
Yorumlar ve İncelemeler
