Benim gerçeği hafife almak gibi bir lüksüm yoktu. Ve öyle gören insanlardan nefret ettiğimi söyleyemem çünkü bu neredeyse herkesten nefret etmek olurdu. Onlardan nefret etmiyordum. Sadece benim dünyamda yaşamıyorlardı. Ama bu beni onların dünyasında yaşamayı dilemekten alıkoymuyordu.
Alex, yedi yaşındayken markette tanıştığı o çocuğu halüsinasyon sanmıştı çünkü markette yaşananlardan sonra ne annesi ne de başka biri o çocuktan söz etmişti. Ancak on yıl sonra Alex on ikinci sınıfa yeni bir okulda başladı ve marketteki o çocuğu yeni okulunda gördü. İlk başta biraz ürktü, şaşırdı. Çünkü onun gerçek olup olmadığını bilmiyordu, çünkü Alex şizofreniydi.
Seni Ben Uydurdum, ne yazık ki keşfedilmemiş bir kitap ama ben popülariteyi fazlasıyla hak ettiğini düşünüyorum. Yazar bazı yerlerde o kadar ters köşe yaptı ki, sindirmek için biraz beklemeye ihtiyaç duydum. Alex de Miles da çok ama çok sevdiğim karakterler oldu. Bence kitaplarda Miles gibi bir erkek karakter bulmak çok zor, hazır onun gibi bir karaktere rastlamışken sindire sindire okudum bu kitabı.
Kitap beni çok etkiledi çünkü olaylara bir şizofreni hastasının gözüyle bakıyoruz ve dolayısıyla biz de okurken neyin gerçek, neyin yalan olduğunu bilmiyoruz. Çok şaşıracağınız duygu yüklü bir kitap. Bence sizi de çok etkileyecek. Bir şans verin ve yarıda bırakmayın derim :):)
Seni Ben UydurdumFrancesca Zappia · Pegasus Yayınları · 2017413 okunma
Başlarda Eliza ve Wallace'nin ilişkisini okumak güzeldi zira ilişkileri çok samimiydi. Eliza'nın; sanal arkadaşları ile olan konuşmalarını, Wallace'nin arkadaşlarıyla bir arada olduğu kısımları ve ailesiyle diyaloglarını okumak da keyifliydi.
Kitapta Eliza'nın yazdığı Canavar Deniz'den çizimler olması da hoşuma gitti. Hem Eliza'nın kendi hayatını hem de yazdığı hikâyeyi okumak güzeldi. Eliza'nın çok sevdiği kitap serisinin yazarın kendi serisi olması ve bu yolla yazarın kendisini kitaba dahil etmesi de hoşuma giden başka bir detaydı.
Gidişat böyle güzel olduğu için kitabı çok seveceğimden hatta tam puan vereceğimden emindim. Fakat sonlara doğru yaşanan olaylar ve karakterlerin, özellikle Wallace'nin bu olaylara gösterdiği tepki beni ciddi anlamda hayal kırıklığına uğrattı. Aslında hem Eliza'ya hem Wallace'ye hak veriyordum ama Wallace'nin tepkisini bu kadar abartması ve son raddeye gelene kadar tavrından vazgeçmemesi canımı sıktı. Bu hâlleri, kitabın başlarında çok severek okuduğum Wallace'ye de hiç yakışmadı. Keşke yazar buraları daha güzel işleyebilseydi.
Bu kısımlar haricinde finali de dahil olmak üzere kitabın çoğu yeri güzeldi. Şayet yazar bu kısımları daha doğru bir şekilde ele alsaydı kitaba puanım çok daha yüksek olurdu.
"Seni Ben Uydurdum", okuyanların genel olarak ya çok sevdiği ya da hiç sevmediği bir kitap olmayı başarmış gibi gözüktüğünden kitaba büyük umutlarla başlamadığımı söyleyebilirim.
Peki sonuç ne oldu? Fazlasıyla sevdim.
Öncelikle kitap bir gençlik kitabı ve bildiğimiz Amerikan lise hayatı klişelerini falan barındırıyor. Ama bunun