Ritzer'e göre, McDonaldlaştırma Max Weber'in akılcılık kuramının bir uzantısıdır. Weber'e göre biçimsel akılcılık, insanların belirli bir amaç için optimum araç arayışının kurallar, yönetmelikler ve daha büyük toplumsal yapılar tarafından biçimlenmesidir. Amaç için optimum araçları kendi başlarına keşfetmek zorunda değillerdi; tam tersine optimum araçlar zaten keşfedilmiş ve kurallar, yönetmelikler ve yapılarda kurumsallaştırılmıştı; insanların bunlara uyması yeterliydi. Nitekim öyle de oldu; insanlar kendileri için uygun görülen tarz, şekil ve tatları sorgulamadan elde etme çabasına girince, McDonald yalnızca bir yemek kültürü olmaktan çıkarak bir hayat biçimi olarak kendisini gösterdi.
Yazar, yapılan birkaç araştırmaya dayanarak McDonaldlaştırmanın sağlığı da yakından tehdit ettiğini ileri sürüyor. McDonaldlaştırmanın insan ilişkilerine vurduğu darbeden bahsederek şu tespiti yapıyor: "İnsan ilişkileri işin içine dahil olduğunda, her yönde aynılık geçerli olmaz. Rutinleşme belirgin ve aldatıcıysa, seri olarak üretilen insan ilişkileri, fast-food müşterileri için, insanlıktan çıkarıcı görülebilir. Özgün insan ilişkilerinin yerini, prefabrike ilişkiler aldığı zaman insanlıktan çıkma süreci gelişir." Hatta aile içi ilişkilere indirdiği darbelere dikkat çekilerek bu konuda, deliller öne sürülüyor.