"Merak etmek,hissetmek,düşünmek ve reddetmek,uyanmak,kanamak,kabuk bağlamak,ürpermek,terlemek,korkmak ve cüret etmek,arada rota dışına çıkmak,zaman zaman uçurumdan atlamak,bazen duraklamak ve fakat hiç durmamak gerekir yaşamak için."
Gözlerini kapadı ve sekiz saat boyunca deliksiz bir uyku çekti. Huzursuz değildi. Uyku sırasında ne sağa sola dönüp durdu ne de rüya gördü. Uyku onun için unutmak demekti; uyandığı her sabahı kederle karşılıyordu. Hayat onu kaygılandırıyor, sıkıyor, zaman ise eziyet gibi geliyordu.
Gelecek konusunda endişelenmiyordu. Geleceğin ona neler getireceğini kısa süre içinde görecekti zaten. Gelecek ne getirirse getirsin, onun için önemli değildi. Zaten görünüşe göre artık hiçbir şey önemli değildi.
Gösterdiğim gibi varoluş mücadelesinde güçlüler ve güçlülerin soyu hayatını sürdürme meyili gösterirken, zayıflar ve zayıflardan türeyen nesillerse ezilip yok olma eğilimindedirler. Bunun sonucunda güçlüler ve güçlülerin soyu yaşamaya devam ederken, bu mücadele geçerli olduğu müddetçe yeni gelen her neslin gücü de artar.
Halbuki düşünsene, bir zamanlar bütün masumiyetimle yüksek makamlarda oturan, güzel evlerde yaşayan, banka hesabı olan eğitimli insanların ne kadar değerli olduklarına inanırdım.
Dünya güçlülere aittir; ticaretin ve simsarlığın çamurları içinde ağnayıp duranlara değil, aynı zamanda asil olan güçlülere. Bütün bu alem gerçek soylulara, görkemli sarışın hayvanlara, taviz vermeyenlere, hayatı evetleyenlere aittir.