Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İlyas Kamalov

İlyas KamalovAltın Orda ve Rusya yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
Editör
8.8/10
27 Kişi
107
Okunma
14
Beğeni
2.525
Görüntülenme

İlyas Kamalov Sözleri ve Alıntıları

İlyas Kamalov sözleri ve alıntılarını, İlyas Kamalov kitap alıntılarını, İlyas Kamalov en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1880’lerde Orta Asya bölgesi neredeyse tamamen Rus sınırları içerisinde yer almıştır. Orta Asya’nın Rusya’ya ilhak süreci yaklaşık üç asır sürmüştür. Rusya’nın başlangıçta bölgedeki hanlıklarla diplomatik ve ticari münasebetler içerisinde olması ve hanlıklardaki taht kavgaları sırasında taht adaylarının Ruslardan destek isteyerek Ruslara hanlıkların içişlerine müdahale şansı tanımaları, Rusya’nın bölgedeki yayılmacılık siyasetini kolaylaştırmıştır.
Rusya’da “kimlik” konusunda görüşler ikiye ayrılmaktadır. Toplumun bir kısmı, Rusya’nın Bizans’ın varisi olduğunu ve dolayısıyla Rusya’nın Batı’ya ait olduğunu ileri sürerken, bir başka kısım da Rusya’nın, Türk-İslam Devleti olan Altın Orda’nın varisi olduğunu ve Rusya’nın geleceğinin Avrasya’da olduğunu savunmaktadır.
Reklam
Bağımsızlıklarının ilk yıllarında yaklaşık bir asır boyunca Rus hâkimiyeti altında kalan Orta Asya cumhuriyetleri de aynen diğer eski SSCB cumhuriyetleri gibi, yeni ayrıldıkları “çatı”dan imkânları dâhilinde uzaklaşmaya çalışmışlardır. ABD, AB ve Çin açısından büyük önem arz eden enerji kaynaklarına sahip olan Türkmenistan ile Kazakistan ve kısmen de Özbekistan’ın bu süreçteki işi daha kolay olmuştur. Enerji kaynakları, bu cumhuriyetlere transit konusunda Rusya’ya bağlılığa rağmen ekonomik açıdan kâr getirdiği gibi, Rusya ile siyasi ilişkilerinde de kendilerini daha güçlü hissetmelerini ve diğer küresel ve bölgesel güçlerle münasebetlerini geliştirmelerini sağlamıştır. Enerji kaynaklarına sahip olmayan Tacikistan ile Kırgızistan ise bu kadar şanslı değillerdir. Dolayısıyla baştan beri bu cumhuriyetler gerek askerî, gerekse ekonomik sorunlarını, Rusya’nın yardımıyla çözmeye çalışmışlardır. Bu husus ise, daha Boris Yeltsin döneminde bu ülkelerde Rus etkisinin artmasına neden olmuştur.
Rusya Federasyonu’nun ilk Devlet Başkanı Boris Yeltsin, gerek iç politikada gerek ise dış politikada “ABD’nin 200 yıllık demokrasi tecrübesini göz ardı edemeyiz” diyerek haritaya adını yazdıran yeni ülke için Batı modelini seçmiş ve bu modeli hayata geçirmeye başlamıştır.
Kırgızistan, Kazakistan’dan farklı olarak altın hariç hem yer altı zenginliklerine, hem de gelişmiş sanayiye sahip değildir. Bundan dolayıdır ki, ekonomik bağlamda Kırgızistan her zaman başka ülkelere daha fazla dayanmak zorunda kalmış ve bu konuda önceliği Rusya’ya tanımıştır.
Kazakistan ile Özbekistan, bağımsızlıklarından itibaren Orta Asya’da Orta Doğu’daki İran-S. Arabistan rekabetine benzer bir liderlik mücadelesi içindedirler. Bu rekabet çerçevesinde Rusya’nın desteğini elde etmek, taraflara önemli avantaj sağlamaktadır.
Reklam
Rusya’nın tarihini ve geleceğini sorgulayan ve Rusya’ya Doğu kimliğini yakıştıran Avrasyacılığın temelinde, aslında başta ABD olmak üzere Batı karşıtlığı yatıyordu.
Özbekistan’daki 2005 Andican olayı ve devrim denemeleri, sadece bu ülkenin değil, diğer Orta Asya ülkeleri liderlerini de koltuklarını koruma amacıyla Moskova’ya yakınlaştırmıştır.
Kazakistan’ın Rusya ile sınıra sahip olması ve bağımsızlığını kazandığı ilk yıllarda Kazakistan’ın nüfusunun yüzde 37’sinin Ruslardan oluşması, ister istemez Orta Asya’nın bu en büyük ve en zengin ülkesinin, Rusya’ya karşı daha dikkatli politika izlemesine neden olmuştur.
Çengiz Han'ın da dediği gibi, “At üzerinde birçok ülke fethedilebilir, ama bu ülkeler at üzerinden yönetilemez.”
Reklam
Vladimir Putin, ülke içerisinde merkeziyetçi politika başlatarak Rusya’ya bağlı cumhuriyetlere Boris Yeltsin döneminde verilen hakları tek tek geri almıştır.
Nitekim Rusya’da “kimlik” konusunda görüşler ikiye ayrılmaktadır. Toplumun bir kısmı, Rusya’nın Bizans’ın varisi olduğunu ve dolayısıyla Rusya’nın Batı’ya ait olduğunu ileri sürerken, bir başka kısım da Rusya’nın, Türk İslam Devleti olan Altın Orda’nın varisi olduğunu ve Rusya’nın geleceğinin Avrasya’da olduğunu savunmaktadır.
Rusların böyle düşünmelerine hiç şaşırmadım.
Timur tasvirine gelince, Rus yıllıklarında Emir Timur, diğer Türk hükümdarları gibi olumsuz resmedilmektedir: "O, han soyundan gelmiyordu. O, ne hanın oğlu, ne akrabası, ne bey, ne de soylu idi. O, avam (kara) insanlardan biriydi. Mesleği ise demirci idi. Huyları da iyi değildi: yağmacı, ihbarcı, çapulcu idi... kötü biri olduğundan dolayı efendisi onu kovdu. Aksak Timur, yiyeceği dahi olmadığından dolayı hırsızlık yapmaya başladı. Bir keresin de birinin koyununu çaldığı için onu öldürünceye kadar dövdüler ve ayağını kırdılar. Timur, kendisine demirden bir ayak yaptı ve böylece bundan sonra aksak bir şekilde yürümeye başladı. Bundan dolayıdır ki kendisine Aksak Timur (Aksak Demir) denildi."
Ruslar, yaklaşık üç asır boyunca Türk İslam Devleti olan Altın Orda’nın hâkimiyetinde kaldıktan sonra Altın Orda’nın mirasçılarını tek tek ele geçirerek Rus-Türk münasebetlerindeki dengeyi kendi lehine çevirmiş ve Türk hanlıklarının toprakları sayesinde yayılmacılık siyasetine devam etme konusunda kararlılıklarını sürdürmüşlerdir. Bu siyaset başarıyla sürdürüldüğü takdirde Rusların kendi lehlerine çevirdikleri münasebetlerdeki denge de pekişmiş olacaktı. Dolayısıyla Rusların Orta Asya’daki hanlıkları da kendi kontrolü altına almaları, Altın Orda’nın yıkılışıyla kurulan Moskova Rusyası/Çarlık Rusyası için büyük önem arz ediyordu. Orta Asya’ya doğru yayılmanın Rusya açısından bir başka önemi, güney sınırlarının güvenliğinin sağlanmasıdır. Orta Asya’nın ele geçirilmesi aynı zamanda Rusya açısından bölgede ticarî münasebetlerini pekiştirmesi ve ekonomik olarak güçlenmesi anlamına da geliyordu. Bütün bunlardan dolayı daha XVII. yüzyılın başında Ruslar bölgeye yönelik askerî faaliyetler başlatmışlardır.
Rus kaynaklarında ilk İstanbul tasvirlerinden biri.
“Karadeniz'den Akdeniz'e inilmektedir. Büyük bir ne- hirmişçesine... O nehrin ağzında ise kıyıda taştan kuleler durmaktadır. Sağ taraftaki daha büyük, sol taraftaki ise küçüktür. Öyle anlatmaktadırlar ki bu kuleler, toplarla donatılmış ve iyi de korunmaktadırlar."
Sayfa 111Kitabı okudu
59 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.