1971’de Bursa’da doğdu. Öyküleri 1991’den başlayarak Yenigün, Biçem, Yeni Biçem, Düşlem, Üçüncü Öyküler ve Adam Öykü dergilerinde yayımlandı. 1999’da Gönen Belediyesi’nin düzenlediği Ömer Seyfettin Öykü Yarışması’nda birincilik ödülünü aldı. 2002’de Ağaç Adamlar adlı öykü kitabı yayımlandı. Ay Aşkları, Hüznün Kantosu, Yeniyetmeler ve Başkaldırmadan Yaşamaksa Hayat adlı romanları Doğan Kitap’ta yayımlanan Selçuk’un, Kurşuni adlı son romanı 2008’de Metis Yayınları’ndan çıktı. Cemiyet Kaçkını ise 2016’da İletişim Yayınları tarafından yayımlandı.
Selçuk, Bursa’daki bir medya kuruluşunda kültür-sanat editörlüğü yapıyor.
Bazen adı sanı pek duyulmamış yazarlar okumayı tercih ediyorum. İçlerinde şimdiye kadar nasıl keşfedilmedi bu, keşke bir kitap daha çıkarsa dediklerim var ama bu yazar için aynısını diyemeyeceğim.
Hikmet adlı 60'lı yaşlarda emekli öğretmenin 30'lu yaşlarda bankacı Aylin ile aralarında ne olduğu belirsiz ilişkiyi okuyoruz.
Kitap baştan sona çelişki dolu. Mesela birkaç örnek:
Kitabın baş karakterlerinden Aylin kötü konuşan birine 'aaa ne diyorsunuz siz' gibi çıkışmalarla karşımıza çıkarken sonra kendisini küfürbazın biri olarak görüyoruz.
Aylin arkadaşının evinde sigara içsem ayıp olur mu diye soruyor. Arkadaşı da olur pencereleri açarım ben diyor. Sayfalar sonra o arkadaşın da sigara tiryakisi olduğunu görüyoruz.
Bir sonraki sevmediğim konu da yazar iç ses yöntemini kullanırken aynı paragraf içinde Hikmet'in kafasından geçenleri aktarırken bir bakıyorsunuz Aylin'e dönmüş. Ne olduğunu anlamak için hadi baştan oku...
Ve aşırı iğreti duran bir durum daha var. Baştan sonra herkesin bir lakabı var. Bu lakaplar da değişip duruyor. Kimden bahsettiğini ancak anlayabiliyorsunuz.
Günümüzde geçen bir romanda İstanbul'a niye Konstantinopolis diyor, cep telefonundan neden 'akıllısı' diye bahsediyor. İnsanlara hep 'adem' demesi de sinirimi bozdu neden bilmem :))
Diğer baş karakterimiz Hikmet ise oldukça basit, pasif. Keşke adama 'Aman Aylin Hanım olur mu öyle şey', ' Aman Aylin Hanım neler diyorsunuz?' dan başka sözler de yazılsaydı.
Olayın sonu da okuyucuyu şaşırtmaya çalışmak için zorlama olmuş.
Hiçbir emeğe kötü diyemem ama hiç mi hiç olmamış...
Oğuz Bayrak ile Kerim Sönmez'in yolu Tuz Pazarı'nın hemen altıda okunmuş kitap satılan tezgahların önünde kesişir. Tezgahta duran o kitaba, Sait Faik'in Havuzbaşı'sına iki el birden uzanır. Bu ellerden biri öyküler yazan, şehirli bir eldir, Oğuz'un elidir. Diğer el ise kaba, köylü, öyküden ve edebiyattan anlamayan bir
Gariban bıçkıcı çırağının rahmetli patronuna dair yazdıkları, bir nevi hayat muhasebesi belki, yazar çok derin sulara dalmış ama çıkamamış, boğulmuş gibi. Aynı yazarın #cemiyetkaçkını kitabını çok sevmiştim, aynı performansı beklemekle hata etmişim #kemalselçuk #kurşuni