Lewis Wolpert Gönderileri
Lewis Wolpert kitaplarını, Lewis Wolpert sözleri ve alıntılarını, Lewis Wolpert yazarlarını, Lewis Wolpert yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz."Ölüm ne zaman başlar?"
Tuhaf ve çözülmeyen bir problem de insanların gerçekten yaşlılıktan dolayı ölüp ölmediğidir. Çok yaşlıyken ölen biri için neredeyse her zaman hücrelerinin anormal davranışlarıyla ilgili iyi bir açıklama vardır.
Çok sık sorulmayan bir soru ise şudur: "Ölüm ne zaman başlar?" Muhtemelen doğumda. Yaklaşık iki bin yıl önce Marcus Aurelius'un yazdığı gibi: "Bir insanın varlığının ne kadar geçici ve değersiz olduğunu düşün; dün embriyonken, bugün mumya ya da küldür. "
porsiyonları küçültelim
Fareler, laboratuvarda iyi koşullar altında tutulurken; sütten kesildikten sonra iyi beslenen komşularından yüzde 50 daha az besin aldıklarında, yaklaşık yüzde 40 daha uzun yaşarlar. Daha çok besin alan gruptaki en yaşlı fare, yaklaşık 1 .000 gün yaşar ama sınırlı besin alanlar 1 .500 güne ulaşır.
Biz insanların da, daha az kalori alarak yaşlanmayı geciktirebileceğimize dair bazı kanıtlar vardır. Bir Japon adası olan Okinawa'da, diğer Japon adalarına kıyasla yüz yaşını aşmış kişiler önemli ölçüde daha çok bulunur. Felçten, kalp hastalığından ve kanserden ölüm oranları, Japonya'nın genelindeki oranın yaklaşık üçte ikisi kadardır ve altmış yaş için ölüm oranı, ulusal ortalamanın yarısıdır. Ortalama yetişkin besin tüketiminin, kültürel sebeplerden dolayı, Japonya'nın genelinden yüzde 20 az olması ve Okinawa'daki okul çağındaki çocukların önerilen miktarın üçte ikisinden daha az yemesi bir tesadüf gibi görünmemektedir.
her dakika (15-724 trilyon) * 1 milyar ATP
Tipik bir hücrede, birkaç milyar ATP molekülü bulunur ve hepsi, her iki dakikada bir tamamen kullanılır, sonra yenilenir. Evrim sürecinde kullanılabilir enerji kaynağı olarak neden ATP'nin seçildiği anlaşılamıyor; ama mükemmel derecede iyi çalışıyor ve evrimin önemsediği de budur.
(Celal Hoca, evrende yaşam olması bir dengesizliğe bağlıdır, demişti, denge statik bir durumdur ve aşılmalıdır)
Düzenin sürdürülmesi, kaos ve çöküşe yol açabilecek bir bozulmanın önlenmesi, enerji gerektirir. Termodinamiğin ikinci yasasında açıkça belirtildiği gibi, bütün her şey için evrensel eğilim düzensizleşmektir.
"Ben neyim, ey Hayat? Sulu, tuzlu bir şey,
Bir huzursuz hücreler toplamı,
Nedenini bilmeden çalışıp duran,
Kendim de habersizim ustalarının nerede yaşadığından."
John Masefield
pragmatik bir yaklaşım, bilimadamlarının
nasıl çalıştıklarını incelemektir. Bilimadamları arasındaki karşılıklı
toplumsal etkileşimleri bilmek ve bu etkileşimlerle toplumun öbür
kesimleriyle olan karşılıklı etkileşimlerin bilimadamlarının
çalışmasını nasıl etkiledigini görmek oldukça ilginç olurdu
Bu
anlamda Tanrı, varolmayan bir varlıktır. Bir bilimadamı varolmayan
bir varlıkla nasıl baş edebilir?
Bu bazı
bilimadamlarını başlangıç noktasının Tanrı oldugunu, Tanrının
evrenin düzenini kurdugunu ve sonra onu kendi işleyişine bıraktığtını
savunmaya itebilir. Ama tam da bu noktada bilimadamları tersi yöne
itiliyorlar, çünkü bir Tanrının varlığını önermek ne kanıtı, ne de bir
temeli olmayan -dolayısı ile çürütülemeyeck bir nedensel mekanizma
önermek demektir. Bir bilimadamı belki Tann'ya inanabilir,
ama Tannyı dogal olayları açıklamak için kullanamaz. Tanrının
vücut bulmuş bir varlıgı yoktur ve algılanamaz; çünkü boşlukta yer
kaplamaz ve kanıtlanamaz. O halde onun varlıgı dünyanın
gerçekliginden tamamen farklı bir nitelikte olmak durumundadır
Her zaman hiçbir nedenin, ya da hiçbir açıklamanın bulunamayacagı bir noktaya
gelinecektir: evrenin başlangıcı sorunu sonuçta açıklanamaz olmalıdır ve
herhangi birşey, nedeni sorulmayan bir başlangıç noktası olarak, kabul
edilmelidir. Bilim hiçbir zaman herşeye yanıt veremez birgün herşeyi
açıklayabilecek tek bir teoriye ulaşılsa bile herzaman açıklanamamış,
anlaşılamamış birşey, -teorinin doğrulanması, temel
önermeler kalacaktır ve bilimadamları bunu kabul etmek zorundadırlar.