M. Derviş Kılınçkaya

Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi yazarı
Yazar
8.7/10
7 Kişi
18
Okunma
1
Beğeni
776
Görüntülenme

M. Derviş Kılınçkaya Gönderileri

M. Derviş Kılınçkaya kitaplarını, M. Derviş Kılınçkaya sözleri ve alıntılarını, M. Derviş Kılınçkaya yazarlarını, M. Derviş Kılınçkaya yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
3 Kasım 1839 - sadrazam trf kaleme alındı okundu
Tanzimat Fermanı, Osmanlı devlet geleneğinin bir sonucu olarak yöneticilerin; teb'a karşısında yerine_ getirmeye sÖz verdikleri, tek taraflı bir vaadler demetidir. Fermanda zikredilen hususlarin gerceklestirilmesini denetlevebilecek herhangl iç siyasal ya da toplumsal mekanizma yoktur. Yani: uygulamalarin, yöneticilerin Sahsi niteliklerine ve dis olaylarin zorlamasina bağlı bir seyir takip etmesini önleyecek Yapılar oluşmamıştır.
II.MAHMUT, merkeziyetçi yapıyı güçlendirmeye çalışti ki; bu durum, daha sonraları gelişen "bürokrat sultasının" bir başlangıcı olarak kabul edilebilir. Merkeziyetçiliği güçlendiren daha ileriki tedbir 1831'de alındı Bunlardan birincisi ilk "Osmanlı nüfus sayımı"nin yapılmas, İkincisi ise mülk yazımı idi. Nüfus sayımı ile aynı zamanda daha verimli ve sağlıklı bir vergi tarh ve tahakkuk sistemi gerçekleştirmek için mülk yazımı da yapıldı. Bu yolla merkezin taşra üzerindeki denetimi daha sağlam kayıtlara dayandırılacaktı Aynı yıl tımar sistemi kaldırıldı ve vakıflarda yeni düzenlemelere gidildi.ilk Osmanlı resmi gazetesi Olarak 1831'de Takvim-i Vekayi çikarılmaya başlandı. Posta Sistemi kuruldu ve Karantina usulü kabul edildi. Hükümet sisteminde de önemli değişiklikler yapilarak "Kabine Sistemi"ne geçildi. Yeni idari meclisler oluşturuldu. Padişah. kendi teb'asıyla batılılar arasındaki gözle görülür farklılıkları ortadan kaldırmak amacıyla sarığı yasaklayarak, fes giyilmesini mecburi kıldı. Önceleri amacıyla sadece askeri alanda başlatılan bu uygulama 1829'da sivilleri de kapsayacak şekilde genişletildi. Sultanın portresi devlet dairelerinin duvarlarına asılmaya başlandı. Böylece, devletin kapsayıcılığı, önceki dönemlere nazaran daha belirgin hale geldi. Öte yandan, Padişahın ilk saltanat yllarında iktidarını zayıflatan gayrımeşru bir kurum olarak algıladığı Ayanlıklari kaldırılarak, yerine köy ve mahallelerde muhtarlık kurumu oluşturuldu.
Sayfa 48 - Sanıyoruz ki Fes ile doğduk, fesin ömrü cumhuriyetin ilk yılından bakarsak 100 yıl!
Reklam
2.Mahmut, aslında hanedanın gücünün sinirlı kalışındaki sebepleri kavramış olmalıdır. Yukarıda anılan "saray darbeleri"nin önüne geçmenin gerekli olduğuna inanarak, uygun fırsat kolladığı açıktır. Nitekim, kendi mutlak iktidarın sağlamlaştırmanın yanı sıra. "devleti de kurtaracak" köklü ıslahat hareketlerinin başlatılması, ancak; darbelerin icracısı durumundaki Yeniçeri Ocağı'nın kapatılmasıyla mümkün olabildi. 1826'da Yeniçerilerin kışlalari topa tutularak dağitildi ve Ocak'la özdeşleşmiş olan Bektaşi Tarikatı da takibat altina alindi. Önde gelen Bektaşi babalarından üçü alenen asıldı ve bir çoğu sürgüne gönderilerek, tekkeleri kapatıldı. Ocagın kapatlmasından sonra II. Mahmut. uzun zamandan beri beklettiği Islahat Hareketlerini bir bir gerçekleştirmeye başladı.
Sayfa 46
1808 senedi ittifak [ayanlar ve 2.mahmut arasinda]
Böylece, Osmanlı| tarihinde ilk defa olarak, teorik bakımdan iktidarı sınırsız olan padişah, yetkilerinin sınırlandırilmasıni resmen kabul etmiş oluyordu. Artık padişahın hâkimiyeti Ayaanların kefaleti altındaydı.2.mahmut , iktidarını kurtarabilmek için, bu belgedeki sartları kabul etmiş görünmekle beraber, bütün saltanatı boyunca bu ayan kesimini sindirmeye ve ortadan kaldırmaya çalısmiştır. Misır Valisi Mehmet Ali Paşa dışındaki ayanların nüfûzunu kırmakta da başarılı olmuştur. Nizam-i Cedit'in yıkılişından Tanzimatın ilânına kadar geçen zaman içinde eski siyasi rejimin yerine yeni bir sistem geliştirme konusunda bir bocalama dönemi yaşanmıştır. Bu devirde üç temel eğilim ortaya çıkmıştır: * Geleneksel sistemin sürdürülmesi, * Merkeziyetci hükümdarlık teskilatı ile tasra güçleri arasında sözlesmeve davalı bir devlet yapisı olusturmak, *Hükümdarın mutlak hâkimiyti altında merkezivetçi bir bürokratik monarşi kurmak. Bu üç eğilim arasındaki bocalama, cumhuriyet devrine kadar sürecektir...
Sayfa 46 - 3.selim yaş antlaşması sonrası ıslahatlara başlıyor.nizami cedit denilen yeni askeri sistemin giderleri için kurulan iradi cedit hazinesi Ayan abilerin hosuna gitmeeeez..
Osmanlı Devleti'nin modern hayata intibak edememesinin gerisinde, azalan askeri güçle paralel olarak artan denetim dışı alanların çoğalması yatmaktadır denilebilir. Oysa devlet fonksiyonu 'mutlak egemenlik' alanı ile ilgili bir olgudur. Egemen olduğu ülke içinde ki devlet fonksiyonlarını yerine getiremeyen bir güç, artık Adil olmaktan çıkarak, giderek uzağa ulaşabildiğini ezen bir despota dönüşecektir.. Buna karşılık denetici 'gücün' ulaşamadığı mekanlarda daha küçük despotlar 'egemen' hale gelmeye çaba harcayacaklardır. Osmanlı Devletinin 19.yüzyılın şafağında yüzleştiği iç karmaşanın tarafları: Meşruiyetini sürdürmek isteyen' devlet' ve buna karşı direnen 'yerel' otoriteler olarak tanımlanabilir
Ihtilal, kavram olarak "bir devletin siyasi teşkilatını kanuni sekillere hiç riayet etmeksizin değiştirmek üzere cebir ve kuvvet ile yapilan halk hareketidir'... İhtilal hareketinde anilik ve şiddet-zor kullanılması- ihtilalin anlaşmazlığa düşülmeyen iki unsurudur. Ihtilalde ekonomik, sosyal ve politik yapının değişmesi kastı vardır. Ekonomik ve sosyo-politik değişime ve değiştirmeye yönelik ve zor kullanılarak yapılan ihtilal dönüşüm aşamasında hareketini tamamlar ve yerine inkılâp evresi başlar. Böylece başarılı olmuş bir ihtilal inkılâbın ilk aşamasını oluşturur..
İhtilal, inkılap ve devrim kavramları
Reklam
1789 Fransa Devrimi sonrası ortaya çıkan ani, șiddetli ve kökten bir değişimi ifade eden, Revolution kavramı ve Fransız siyasal kültürünün etkisinde kalmış olan Türk aydınları, kendi toplumlarında benzer bir değişimi ve yeniden yapılanma istemlerini son dönem Osmanlı siyasal koşulları çerçevesinde "inkılâp" kavramı gibi ihtilal ve devrim kavramlarına nazaran nispeten yumuşak bir ifade ile Osmanlıca 'ya çevirmişler ve siyasal ve toplumsal özlemlerini bu kavramla ifade etmeye başlamışlardi.
İhtilal, inkılap ve devrim kavramları
Türk çağdaşlaşması, tarihin derinliklerinden inen tecrübelerin ve Türk toplumunun beklentileri ve ülkenin ihtiyaçları ışığında şekillenmiştir. Bu bakımdan çağdaşlaşma hareketi Batı uygarlığına, Batı teknolojisine dönüş yanında unutulmuş Türklüğe de bir dönüştür.
Sayfa 390Kitabı okudu
Atatürk önderliğinde başlatılan Türk çağdaşlaşması; herhangi bir dış baskıdan kaynaklanmadığı gibi, tam aksine Batı'ya rağmen Batılılaşmak şeklinde vücut bulmuştur.
Sayfa 390Kitabı okudu
Unutulmamalıdır ki; zamanı ve gereklerini erken anlayarak buna uygun yapılanmaları gerçekleştiremeyen toplumlar, kendilerini daima geçmişin muhteşem çağları ile övünmeye âdeta mahkum etmişlerdir.
87 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.