Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

M. Kürşad Atalar

M. Kürşad AtalarDüşüncenin Okullaşması yazarı
Yazar
Çevirmen
8.5/10
6 Kişi
30
Okunma
5
Beğeni
795
Görüntülenme

Hakkında

1965 yılında Ankara’da doğdu. 1984 yılında Meteoroloji Teknik Lisesi’nden mezun olduktan sonra Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nde çalışmaya başladı. Bu arada ODTÜ Kamu Yönetimi Bölümü’nü okudu. 1990 yılında bu bölümden mezun olduktan sonra, ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde 1994 yılında Master, 2002 yılında doktorasını tamamladı. Master tezini “Siyaset tanımları ve Türk Seçmeninin Zihnindeki Yansımaları”, doktora tezini ise: “Türkiye’de Radikal İslamcılık” konularında yaptı. Zaman gazetesinde 1987 yılında çıkan ilk yazısından sonra, çeşitli dergi ve yayın organlarında yazıları ve çevirileri yayınlandı. 1989-2009 yılları arasında İktibas dergisinde yayın kurulu üyesi olarak çalıştı. 2003 ila 2005 yılları arasında Gazetem.net internet sitesinde yazılar yazdı. Düşüncede Devrim ve On Tez başlıklı iki kitabı bulunmaktadır. Yazarın ayrıca çevirileri de vardır. Bunlar Kur’an’ın Zihni İnşası (Seyyid Abdüllatif), Batı Düşüncesinde İslam (Albert Hourani), Modern Küresel Sistem (Immanuel Wallerstein), İslam’da Modern Eğilimler (H. A. R. Gibb) ve Batı'nın Kaynakları (Mark A. Kishlansky) başlıklarını taşımaktadır.
Unvan:
Yazar , Doktor
Doğum:
1965

Okurlar

5 okur beğendi.
30 okur okudu.
14 okur okuyacak.
5 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
“Bireysel ve toplumsal değişim,ancak düşünsel değişim yaşandığında mümkün olur.”
Reklam
Modernitenin birey'i için, idealler bitmiş, ideolojiler ölmüş, geriye bedenin hazları kalmıştır.
Düşünce Okullaşmadan Siyasal Güç Elde Edilemez
Müslümanlar, bugün Ayrı yapıları içerisinde faaliyet göstermektedir ve bir türlü 'Vahdet'e ulaşamamaktadır. Bunun Asli nedeni de yine düşüncenin okullaşamamasıdır. Zira her grup ve cemaat, kendi dışındaki grup veya cemaatlerde (haklı olarak) eksiklik bulduğu için birlik bir türlü sağlanamamaktadır. Bu birligi ise ancak otorite düzeyindeki alimler sağlar. Çünkü çekişen gruplar arasındaki tartışmaları bitiren şey, yüksek düzeyli ilimdir. Itaatin temelinde de bu yatar. Insanlar, kalpleri mutmain olmadıkça, bir dava ugrunda bütün varlıklarını orta ya koyamazlar. Belki başka nedenlerle bağlılıkları devam eder. Ancak bu sahici bir bağlılık değildir. "inananlar üstündür" Ayetini de aynı çerçevede Anlamak gerekir. Müminlerin bütün potansiyellerini ortaya çıkaracak şey, kesinlikle, ilm ve hakikat temeline dayalı imandır. Insan, ancak "hak yolda" malım ve canını feda eder. Batil dinler ve ideolojilerde de durum bun dan farklı değildir. Onların bağlıları da kendi dinlerinin veya ideolojilerinin 'hak' olduğuna inandıkları için, o davaların 'ta nıklığını yapar ve o yolda hayatlarını feda ederler. Dolayısıyla kalbin mutmain olması, her başarının ilk şartıdır. Vahdetin asli şartı da yine budur. Düşünce okullaştığında, vahdet ve itaat sorunu çözülmüş olacaktır.
Sayfa 31 - Düşüncenin Okullaşması -Kürşad Atalar Pınar YayınlarıKitabı okudu
Bugün Müslümanların Gönül Rahatlığıyla bir lidere biat lerini sunamamalarının Asli nedeni, liderlik iddiasında bulunanların, kalpleri tatmin edecek ilim düzeyini yakalayamama olmalarıdır. Çünkü Peygamberlerden sonra itaati hak edecek olanlar, alimlerdir. Alimlerin ilim düzeyi düşük olursa, itat ilişkilerinde sıkıntı yaşanması da kaçınılmazdır. Çünkü Müslümanlar, alimlere, başka bir şey için değil, sadece hakkı söyle dikleri ya da öyle olduğuna inandıkları için tabi olurlar. Hakkı temsil etme noktasında kalpler tam olarak tatmin edilemiyor sa, itaat de, doğal olarak, Arzu edilen düzeyde olmayacaktır.
Sayfa 32 - Düşüncenin Okullaşması -Kürşad Atalar Pınar YayınlarıKitabı okudu
Devlet, özü itibariyle baskıcı, otoriter, totaliter bir yapıya sahiptir. İslâm, bunun aksine, çoğulcu, özgürlükçü bir toplum ve devlet yapısı öngörür.
Varolmak için düşmanına muhtaç olmamak...
M. Kürşad Atalar
M. Kürşad Atalar
Gerçekten de O'nun bariz vasfının, bir şeye karşı olan düşmanlığı değil, bilakis "dostluğu" olduğunu söyleyebiliriz. Evet O, şirke hasımdır, fakat bu, Tevhid'e olan dostluğundandır. Ruşen Çakır'ın Ayet ve Slogan adlı kitabındaki: "Ercümend Özkan: Bir Tasavvuf Düşmanı" nitelemesine de o yüzden itiraz etmiştir. O Necip Fazıl gibi: "Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın" diyen biri değildir. Kendisini düşmanı ile tavsif etmez; önce O, bir varoluş'u gerçekleştirir; düşmanlık ve dostluk bu varoluştan sonra gelir. İşte Özkan'ı doğru tanımlayabilmek için öncelikle O'nun bu "varoluş" temellerini incelemek gerekmektedir... || Türkiye'de "Radikal İslam"ın Öncüsü ERCÜMEND ÖZKAN, Umran Dergisi-214.sayı, sf. 76
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok