Mhairi, 1976'da Falkirk, İskoçya'da doğdu. Nottingham'da okula gitti, Manchester Üniversitesi'nde İngiliz Edebiyatı okudu ve daha sonra gazeteciliği ile vatandaşlarını memnun etmek için Nottingham'a döndü. Stajyer muhabirlik, muhabirlik, özellik yazarı ve köşe yazıları görevlerinden sonra, Nottingham Post'taki dağın tepesine tırmandığını ve 31 yaşındayken bir roman yazmaya karar verdiğini fark etti.
İlk romanı "Hello Had Me" adlı romantik komedi, ilk romanı Aralık 2012'de yayınlanmaya başlandı. Bu tarihten bu yana HarperCollins'in en çok satan e-kitap haline geldi, 16 dile çevrildi ve önemli bir film olarak geliştirildi. Mhairii, senaryoyu yazdı. Aralık 2013'te yayınlandı ve Sunday Times'ın En Çok Satanlar listesini yaptı.
Mhairi'nin HarperFiction için ilk hard-back başlığı, It's Not Me, You're, 6 Kasım 2014'te yayınlandı .
Halen, dördüncü romanı üzerinde çalışıyor; ekrana Merhaba Birlikte Sen Me Is Had Me'ya uyarlanıyor ve televizyon için bir komedi-drama senaryosu geliştiriyor.
This is what I never knew about loss - it's also about what you gain. You carry weight that you never had before. It's never behind you. It's alongside you.
'forever': people say it in wedding vows all the time like they understand what it means, but actual forever is fucking huge.
“As they finally all started yawning and agreeing well, what an incredible evening but maybe time to turn in, Harriet didn’t know how to feel. What had happened was torrid; what was to come was likely worse.”
Birini henüz toyken yaptığın milyonlarca yanlıştan koruma isteğinin ve onun kendine has yanlışlar yapacağını bildiğin halde yine de onu sakınma telaşının umutsuz hüznüne kapıldım.
Yağda yumurta tarifini dahi yirmi sayfada anlatabilecek İngiliz Edebiyat kafasının benim sevdiğim hatta çok sevdiğim bir ürünü. Öyle bir iki ayda olup biten, mantığımı sığ sularda boğmaya çalışan kitaplara inat, gayet yayıla yayıla, olay örgüsü yılları kapsayan, bu tarz kitaplarda hiç görmediğimiz olayları işleyen çok güzel bir dostluk ve aşk hikayesiydi.
Bu kitabı okumaya ara verdiğim için çok üzgünüm öncelikle. O kadar tatlı bir aşk romanıydı ki... Ah be canım Rachel' ım sana çok üzüldüm. Yıllar sonra aşık olduğu adamla karşılaşan bir kadının hikayesini okuyoruz. Kızımızı çok sevdim. İyi kalpli, yardımsever, düşünceli ve fazlasıyla tatlıştı. Tek kötü özelliği fazla düşünceli olması idi ki bunun yüzünden çok da çekti. Olayların yavaş yavaş işlendiği bu roman hiç yormadan kendini okutturuyor. Acaba Ben ile ilişkileri nasıl ilerleyecek diye diye merak içinde okudum. Başlarda Simon' ı sevsem de kötü günde gerçek yüzünün ortaya çıkmasıyla soğudum ondan. Ben' ciğimi de sevdim Rachel kadar olmasa da. Aşkını ilan ettiği bölüm defalarca okunur. Güvensizlik ve korku yüzünden heba edilen yıllara üzülsem de sonunda mutlu oldular haberi geldi ya, değer herhalde üzülmeye. Yazarın çok güzel yazdığı ve aşkı tadabileceğiniz bu romanı okuyun bence. İyi okumalar.
Yazarın daha önce okuduğum kitabını baz alarak başladığım kitapta istediğim şeyi pek bulamadım. Benim gibi İngiliz kalemleri seven biri için bile yavaştı kitap. Kitaba zaman ayırmamanızda bir sorun olmaz.