"Allah" kelimesi bir özel addır ve yalnızca kâinatın yaratıcısı, bütün her
şeyin mutlak sahibi, mutlak güç ve irade sahibi, eşi ve benzeri olmayan yüce Rabbimize mahsustur. Tüm isim ve sıfatları kendinde toplayan yüce Allah'ın zatının, başka hiçbir varlığa verilemeyen ismidir. Bazen "Allah" adının karşılığı olarak Tanrı kelimesi kullanılmaktadır. Oysa "Tanrı" kelimesi "ilah" kelimesinin karşılığıdır. İlah ise kendisine tapılan, kendisi için ibadet edilen, kulluk edilen varlık anlamındadır. Evet Yüce Allah, aynı zamanda tüm yarattıklarının ilahıdır. Ama Tanrı kelimesi Allah kelimesinin ifade ettiği anlamı tümüyle karşılamaz. Bu kelime sadece onun ilahlık özelliğini ifade eder.
"La ilahe illa'llah: Allah'tan başka ilah (tanrı) yoktur" derken de Yüce Allah'ın tek ilah olduğunu vurguluyoruz. Ama dikkat edilirse burada "Allah'tan başka ilah yoktur" derken hem "Allah" adını hem de "ilah" adını kullanıyor, Allah'ın eşsiz bir ilah olduğunu vurguluyoruz. Çünkü Allah belli sıfatlara sahip mutlak ve tek yaratıcının özel adıdır. İşte bu özel adla kastettiğimiz yüce Rabbimiz bizim tek ilahımızdır ve O'ndan başka da ilah yoktur.
Çobanın biri kendi kendine, Rabbine hamd ü senalar etmektedir: "Ey
Rabbim," der, "Nerdeysen bir iste, sana koyunlarımın en güzel sütlerinden vereyim, yastığımı sana vereyim de yatasın... vs. vs."
Böyle sözler sarf ederken, Hz. Musa onu duyar, kızar: "Bu yaptığın ne kadar yanlış!" der. "Hiç Allah böyle senin söylediğin gibi, bir insan gibi olur mu? Allah hepsinden uzaktır. Sakın böyle şeyler söyleme, sus!" diye çobanı azarlar. Çoban birden alt-üst olur, çok pişman olur. Allah'ı anmayı bırakır ve hızla oradan kaçar. Ama Allahu Teâlâ hemen Hz. Musa'yı uyarır: "Sen ne yaptın!" der, "Kulumun kalbi benim sevgimle dolu idi, kendi elinden geldiğince beni anmakta idi. Sen onu neden azarladın! Belki diliyle âdâba en uygun şekilde beni anmasını bilmiyordu, ama hâliyle beni tesbih ediyor, bana şükrediyordu."
Hz. Musa bu ikazın ardından yaptığına pişman olur, çobanın peşinden koşar, "Sen istediğin gibi Allah'ı anmaya devam et" der. Ama çoban
da zaten artık eski hâlinden tevbe etmiştir.
(Mesnevi'den)
“Rabbinizden bağışlanma dileyin. Doğrusu O, çok bağışlayandır.”
(Kuran’ı Kerim meali; Nuh Suresi, 10. Ayet)
💫
“Kim yatağına girince üç defa; ‘estağfirullahe’l-Azîm ellezi lâ ilahe illâ hüve’l Hayyu’l-Kayyûm ( kendisinden başka hiçbir ilah olmayan ve her an yarattıklarını gözetip duran yüce Allah’tan bağışlanmamı dilerim.)’ derse, Allah günahlarını, deniz suyunun damlaları kadar çok olsa da bağışlar.
(Tirmizî, Deavât, 17)
[ Kaynak: (
Bazen yeri gelir, onca kitap arasında okuyacak bir şey bulamazsınız. Bir iki paragraf okuyup bırakırsınız. Öyle bir anda, kütüphanemin en arkasına öylece attığım bu küçük el kitabı dün gece bana hazineler sundu.
Bir hastamın hediyesiydi, hani her adımında ağzından dualar dökülen pamuk teyzelerden. Neden bilmem, okuyamadım o zaman. Diğer dua
Ne güze bir kitap. Ramazan ayında okumuştum. Her gün hadis ve hikâyelerle güzel duygular hissedeceksiniz. Hadis ve altındaki hikayelerle kitap bir bütün oluşturmuş.
Böyle bir kitaba nasıl yorum yapılır bilemiyorum. Ocak ayının birinden başlayarak her gün için birer ayet, birer hadis ve birer dua yer alıyor. Bazıları birden fazla yazılmış olsa da gönül cilalamak için okunabilir diyorum.