Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Onur Kartal

Onur KartalYaşayan Ölüler yazarı
Yazar
Çevirmen
Editör
9.2/10
9 Kişi
30
Okunma
5
Beğeni
1.440
Görüntülenme

Onur Kartal Gönderileri

Onur Kartal kitaplarını, Onur Kartal sözleri ve alıntılarını, Onur Kartal yazarlarını, Onur Kartal yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Atinalılar düzenli olarak, kamu hesabına, aşağı sınıftan yararsız bir­ takım kişiler beslerdi: Kentte veba, kuraklık ya da kıtlık gibi her­ hangi bir felaket belirdiğinde, bu toplumdışı insanlardan ikisi günah keçisi olarak kurban edilirdi. Kurbanlardan biri erkekler, ötekiyse kadınlar içindi. İlkinin boynuna bir dizi siyah, ikincisininse bir dizi beyaz incir takılırdı. Anlaşıldığına göre, kadınlar için kurban edilen, bazen bir kadın olurdu. Bunlar kentin içinde dolaştırılır, daha sonra herhalde kentin dışında ölünceye kadar taşlanarak kurban edilirdi. Fakat bu tür kurbanlar, umumi felaket gibi olağanüstü durumlarla sınırlı değildi; öyle anlaşılıyor ki, her yıl mayıs ayındaki Thargelia şenliğinde biri erkekler, öbürü kadınlar için iki kurban Atina dışına çıkarılır ve taşlanarak öldürülürdü. Trakya'daki Abdera kenti yılda bir kez halkça temizlenirdi; kentlilerden bu amaçla seçilmiş biri, bütün ötekilerin yaşamı için bir günah keçisi ya da vekil, kurban olarak ölesiye taşlanırdı; "bütün halkın günahlarını yalnız başına ta­şıyabilmesi için: ölümünden altı gün önce toplumla ilişkisi kesilirdi
Slavoj Zizek
Normal bir ha­yat sürme hakkı elinden alınanlar, çıplak hayat statüsünü de yitirebilir, "sırf hayatta kalma uğruna hayatta kalmaya çalışmaktan kopup 'yaşayan ölüler' safına katılır ve yaşam hakkından feragat ederek, ölüm korku­sundan kurtulan birine" dönüşebilirler
Reklam
Burjuvanın bağlılıkla çalışan ve uzun çalışma saatlerinden korkmayan bir işçi hayalinin derinliklerinde, inancını kaybedip isyan edebilecek hoşnutsuz işçiye dair burjuva kabusu yatar"
Günümüz insanı için tıp ve güvenlik, uğruna adaklar adadığı, kendi yaşamını yoksullaş­tırdığı, başkasının yaşamını kolaylıkla feda edebildiği iki Tanrı gibidir.
"Bir canavar, bir kaos olacaksınız..." Nietzsche'nin yanıtı: "Biz bu kehaneti gerçek­leştirdik"
Organsız beden, işçinin fabrikada, kadının hanede, siyahın plantasyonda montajlanmasına direnir. Organ-makinelere direnmek için, der Deleuze, organsız beden kendi düz, kaygan, geçirgen olmayan yüzünü sunar; organlarının altındaki larvaları, tiksindirici kurtları id­rak eder. Birbirine bağlanmış, kesintiye uğratılmış akışların karşısına amorf, yani şekilsiz, sınırları belli olmayan ayrımlaşmamış akışkanlığını çıkarır. Eklemlenmiş fonetik birimlerin bir araya getirilmesiyle oluşan sözcüklere katıksız, eklemlenmemiş ses bloklarıyla, yani haykırışlar ve feryatlarla direnir
Reklam
Her siyasal rejim ideal bir rol dağılımını esas alır: işçinin, patronun, yurttaşın, erkeğin ya da kadının rolleri. . . İdeal işçinin ya da kadının pozisyonu belirli bir mekaniğe, belirli bir sabitliğe daya­nır. İşçinin rolü bütün yaşam enerjisini organ-makine olarak sermaye birikimine nakletmektir. Mekaniği de kol ya da kafa gücüyle böyle ta-rif edilmiştir. İşçi bu rolü reddettiği andan itibaren kapitalist dağılımın belkemiğini oluşturan "işçi" ideası aşınmaya başlar. Sözgelimi, işçinin mekaniği emek gücünü değil emek gücünün reddini esas aldığında, işçi artık bir simülakrdır. İdeayla kurduğu benzerlik ve makbuliyet ilişkisine kısa devre yaptırmış, aynının rejimine fark unsurunu dahil etmiştir. Ya da Bakkhalarda, Medea'da veya Samantha ' da olduğu gibi kadın figürü, kendi mekaniğini erkeğe karşı konumu itibarıyla hane yaşamı içinde, söz dinleyen rolünü icra ettiği ölçüde ideayla kopya arasındaki ilişkiyi layıkıyla muhafaza ederken, bu mekaniğin dışınaa çıktığı anda düzeni yerle bir edecek canavarca bir unsuru sahneye sokar. Marx'ın proletar­yasının, Biko'nun zencisinin, Fanon'un lanetlilerinin, Federici'nin cadı­larının ya da Arendt'in vahşilerinin simülakrı çağrıştırması bundandır.
Simülakr, yüzeye çıkarak Aynı'yı ve Benzer'i, modeli ve kopyayı sahtenin (fantazmın) gücü altına alır. Hem pay almaların düzeni­ni, hem dağılımın sabitliğini, hem de hiyerarşinin belirlenimini olanaksız hale getirir. Göçebe dağılımların ve taçlanmış anarşilerin dünyasını kurar. Yeni bir temel olmak bir yana, bütün temelleri yerle bir eder, evrensel bir çöküşü sağlar... (Deleuze, 2015, s. 289).
[B]eyaz Amerikalıların çoğunluğunun zihninde, tehlike, kimlikle­rini kaybetmektir. Bir sabah uyandığında parlayan güneşin yanında bütün yıldızların yanıp söndüğünü görmenin senin için nasıl bir his olacağını hayal etmeye çalış. Doğanın düzenine aykırı olduğu için korkacaktın. Evrendeki her değişim, bir bireyin kendi zannet­tiği gerçekliğine karşı öylesine derinden bir tehdittir ki, bu nedenle dehşet vericidir. İşte, siyah adam da beyaz adamın dünyasında böyle sabitlenmiş bir yıldız, yerinden oynatılamaz bir sütun olagelmiştir: O yerinden oynadıkça, cennet ve yeryüzü de temellerinden sarsılır (Baldwin, 2017, s. 16).
"Toplum fikri güçlü bir imgedir. Tek başına denetlemeye ya da insanları harekete geçirmeye muktedirdir. Bu imge bir biçime sahip­tir; dış sınırları, kıyıları, dahili bir yapısı vardır. Dış hatları uygun dav­ranışları ödüllendirme ve saldırıyı püsktürme gücüne sahiptir. Kıyıları ve yapılandırılmamış bölgeleri enerji yüklüdür"
91 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.