Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Betül

Defne Ormanı
Köle sahipleri ekmek kaygusu çekmedikleri için felsefe yapıyorlardı, çünkü Ekmeklerini köleler veriyordu onlara; Köleler ekmek kaygusu çekmedikleri için Felsefe yapmıyorlardı, çünkü ekmeklerini Köle sahipleri veriyordu onlara. Ve yıkıldı gitti Likya. Köleler felsefe kaygusu çekmedikleri İçin ekmek yapıyorlardı, çünkü Felsefelerini köle sahipleri veriyordu onlara; Felsefe sahipleri köle kaygusu çekmedikleri İçin ekmek yapmıyorlardı, çünkü kölelerini Felsefe veriyordu onlara. Ve yıkıldı gitti Likya. Felsefenin ekmeği yoktu, ekmeğin Felsefesi. Ve sahipsiz felsefenin Ekmeğini, sahipsiz ekmeğin felsefesi yedi. Ekmeğin sahipsiz felsefesini Felsefenin sahipsiz ekmeği. Ve yıkıldı gitti Likya. Hala yeşil bir defne ormanı altında.
Melih Cevdet Anday
Melih Cevdet Anday
Reklam
akıldan yoksun oldukları söylenen canlıların duygulanışları (gerçi şüphe edemeyiz ki, bir kere Ruhun kökü bilindikten sonra hayvanlar duyum gücüne sahiptirler), onların tabiatı insan tabiatından farklı olduğu derecede, insanların duygulanışlarından farklıdır; at ve insan şüphesiz nesli üretme şehvetinin hükmü altındadırlar; fakat birincisi bir at şehveti ile, ikincisi bir insan şehveti ile güdülmektedir; nitekim böceklerin, balıkların ve kuşların şehvetler ve iştahlarının da birbirlerinden farklı olması gerekir. Her ne kadar her fert, tabiatının kurulmuş olduğu üzere kendi memnunluğu ve gelişmesini yaşıyorsa da, her birinin memnun olduğu bu hayat ve bu gelişme bu ferdin fikri veya ruhundan başka bir şey değildir ve böylece onlardan birinin gelişmesi bir başkasının gelişmesinden, birinin tabiatı ya da özünün bir başkasının tabiatı veya özünden farklı olduğu derecede farklıdır.
İnsan ancak, kendine benzer bir başkasına ait olan erdem için haset duyar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Eğer birisi (sevgi büsbütün kaybolacak gibi) sevilen bu şeye karşı kin beslemeye başlarsa, ona karşı aynı sebeple sanki hiç sevmemiş kadar kin besleyecektir ve eskiden sevgisi ne kadar büyükse şimdi de kini o kadar büyük olacaktır.
Reklam
herkes, gücü yettiği kadar, kendi sevdiği şeyi herkesin sevmesi ve kendisinin nefret ettiği şeyden herkesin nefret etmesi için çalışır; şairin şu sözü bundan ileri gelir, “Sevenler, biz hepimiz, hem ummak hem korkmak istiyoruz; bir başkasının izni ile seven kimse demirden yapılmıştır”
iyi olduğuna hükmettiğimiz için hiçbir şeyi arzu etmiyoruz, tersine bir şeyi arzu ettiğimiz için onun iyi olduğuna hükmediyoruz. Bunun sonucu olarak, nefret ettiğimiz şeye kötü diyoruz; herkes böylece kendi duygulanışına göre hangi şeyin iyi, hangi şeyin en iyi, hangi şeyin en kötü, sonunda hangisinin en iyi ya da en kötü olduğuna hükmeder.
İyilik yapmak istediğimiz kimse hakkındaki acıma duygumuzdan doğan bu iyilik yapma iradesi ya da iştahasına iyi görüş (faveur) denir ve böylece iyi görüş acıma duygusundan doğmuş bir arzudan başka bir şey değildir.
Umut, gerçekten, olması bize kesin değil diye görünen gelecek veya geçmiş bir şeyin hayalinden meydana gelmiş kararsız bir sevinçten başka bir şey değildir. Korku, tersine olarak, yine kesin olmayan bir şeyin hayali ile meydana gelen kararsız bir kederdir. Şimdi bu iki duygulanıştan şüpheyi kaldırırsanız, umut güvene, korku umutsuzluk haline düşer; korktuğumuz veya umduğumuz bir şeyin hayaliyle meydana gelen sevinç ya da kederi yapan budur. Ondan sonra haz da, olması bize kesin görünmeyen geçmiş bir şeyin hayaliyle meydana gelmiş sevinçten başka bir şey değildir. En sonra, şuur daralması, şüphesiz, hazzın karşıtı olan kederdir.
İnsan hazır bir şeyin hayaliyle olduğu kadar geçmiş ve gelecek bir şeyin hayaliyle de Sevinç ya da Keder duyabilir.
Reklam
Biz yalnızca bir şeyi kendisinin etker nedeni olmayan sevinç ya da keder duygulanışıyla göz önüne aldığımız için, onu sevebilir ya da ondan nefret edebiliriz.
5,7bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.