Saatli Maarif Takvimi’nin, karakışın başlangıcı dediği bir 16 Ocak günü dünyaya geldi. Babası, oğlu olacağından o kadar emindi ki, adı o daha doğmadan hazırdı; Cem… Oğlu değil de bir kızı olduğunu öğrenince üzülen babasının bu hayal kırıklığını telafi etmek ve onu gururlandırmak için senelerce dişini tırnağına taktı.
Daha ilkokuldayken gazeteci olmayı kafasına takmıştı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesine girerek bu hedefine bir adım daha yaklaştı. Mezun olduktan sonra mesleği işin ustalarından öğrenme şansını yakaladı. İşe Milliyet Gazetesi’nde başladı. Gazetecilikteki ilk öğretmeni, Babıali’nin Vasfiye Ablası, VasfiyeÖzkoçak’tı. Türkiye’nin ilk özel televizyon kanalı Magic Box’ın Haber Merkezi’nde, ilk ekipte yer aldı. Ardından Altan Öymen ile Kanal D’de yayınlanan “Pazar 11” programında çalıştı. Yine Mehmet Ali Birand’ın önderliğindeki CNN Türk Haber Merkezi’nde kanalın kuruluşunda yer aldı.
İkinci kızı dünyaya geldikten sonra hayatı rölantiye almak adına gazeteciliğe bir es verdi. O gün bugündür PR ve en sevdiği şeyi yapıyor… Yazmak…
Renksiz ve kimsesiz hayatına kitaplar sayesinde renk ve nefes gelmişti .Kısa zamanda sayısız kitabı ve dergisi olmuştu .Titrek mum ışığında sabaha kadar durmadan okurdu .
Kadın ağlayan oğlunu avutmak için kucağına aldı ve dizlerini öpmeye başladı .Bir yandan da , "Öptüm ve geçti işte .Annelerin öptüğü yaralar hemen iyileşir ." diyordu.
“Nefis bir kıvrımla aralanan dudaklar ve muntazam dişler. Gülüşünüze, içlerindeki yıldızlarla eşlik eden güzel gözler. Ender bulunan bir güzellik. Bir tablo gibisiniz. Aklınız da en az yüzünüz kadar güzel.”
Hayat, gelirken yanında getirdiklerinin, buradayken biriktirdiklerinin ve bu ikisiyle yaşayabildiklerinin toplamından başka nedir ki ? Öyleyse öğrenilmiş çaresizlikleri ve sürdürülebilir mutsuzluğu bir kenara bırakıp her anı umut ederek yaşamalı Tüm Yunanistan’ı kıyı kıyı yirmi beş günde gezip Girit’e ve diğer Yunan Adaları’na gidemeyişimizin anısına ️ #özgebudak #giritinperileri mutlaka okuyun bu kitabı bayılacaksınız ️
Yazar çocukluğunun geçtiği Cunda'daki komşu ve ailesinden duyduğu her hikayeyi birleştirip bir bütün sağlamaya çalışmış ama o kadar olmamış ki kitap zaten vaktiniz varsa 2 saatte bitiyor, bitince de bir hüsran oturuyor bağrınıza :) Neden okudum ki tarzında bir hüsran bu :)
“Hayat, gelirken yanında getirdiklerinin, buradayken biriktirdiklerinin ve bu ikisiyle yaşayabildiklerinin toplamından başka nedir ki..?
Derler ya; öğrenilmiş çaresizliği ve sürdürülebilir mutsuzluğu bir kenara bırakıp her anı umut ederek yaşamak lazım.”
#özgebudak yeni tanıştığım yazarların arasında..
Hayalin, çaresizliğin, özlemin, güçün ve en önemlisi Kadın olmanın mucizevi kimliğini vurguladığı eserinde, aldı beni diyardan diyara masal tadında sürükledi..
Şöyle bi zaman da kalmışsanız tek başınıza, ocakta pişen acı kahvenize sohbet aradığınız da alın #giritinperileri ni keyifle yudumlayın derim..