Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Raşit Gündoğdu

8.6/10
15 Kişi
73
Okunma
3
Beğeni
2.269
Görüntülenme

Raşit Gündoğdu Sözleri ve Alıntıları

Raşit Gündoğdu sözleri ve alıntılarını, Raşit Gündoğdu kitap alıntılarını, Raşit Gündoğdu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
CAN, TEN, MAL
Bir hikmet ehline: - İnsan bu âlemde neye sahiptir, diye sormuşlar. - Üç şeye sahiptir: Can, ten, mal. Ama canı ruhanilerin, teni hekimlerin, malı avukatların elinde olmakla hakikatte hiçbir şeye sahip değildir, demiş.
Sayfa 85 - İnkılab
Ulema yanında dilini, zürefa yanında gözünü, evliya yanında gönlünü sakınmalı.
Sayfa 79 - İnkılab
Reklam
DOST ÇEŞİTLERİ
Şair Bâki'ye ahbapları kaç çeşit dost olduğunu sorarlar. Bâki : - Üç çeşit dost vardır, der ve izah eder: Bir dost vardır, gıda gibidir. Sen onu her gün ararsın. Bir dost vardır, ilaç gibidir. Gerektiğinde ararsın. Bir dost daha vardır, hastalık gibidir. O seni arar.
Sayfa 63 - İnkılab
Sultan, Meşrutiyet'i toplumun taşıyabilecek olgunlukta olmadığının farkındaydı. Kurumların yapılanması, yöneticilerin yetişmesi zaman alacaktı. Devlet yönetimi üzerine rehberlik edecek bir çevre mevcut değildi. Mevcut asker ve yöneticilerin basiretsizliği ortadaydı. Son zamanlarda yabancı devletlerin kültür sahasında yürüttüğü faaliyetlere onlar da alet oluyordu. Mesele, Harbiye Nezareti'nin bahçesine sahne kurdurulup subaylara tiyatro oynatıyorlardı. Kendisini bu oyunlardan birine davet eden Mabeyn kâtibine Sultan şunları söylemişti: "Bu vatan oyunu halkı ihtilale davet için tertip edilmiş bir oyundur. Şimdi halkın efkârını teskin ve asayişi muhafaza etmek lâzım gelirken, hâlâ halkın zihnine heyecan vermeye çalışıyorlar. Bir de zabitlerimiz, askerlerimiz hep oyuncu olmuş, hele bu hiç caiz değildir. Asker tiyatro oyuncusu olur mu? Askerlik şerefi nerede kalır? Zabitlerimizin tiyatrolarda oyunculuk ettiklerini neferler görürlerse böyle zabitana Türkler hiç hürmet eder mi? "Bir de bu kulüpler nedir? Arap kulübü, Arnavud kulübü, Rum kulübü velhasıl her millet kendisine bir kulüp yapmış. Bunlar fena şeyler. Bu devlet birçok muhtelif kavimlerden terekküb etmiştir. Bunları birleştirmeye çalışmalıdır. Bu gidişe bakılırsa her kavim ayrı ayrı yaşamaya hazırlanıyor..."
Sayfa 191Kitabı okudu
Reklam
Ruhun üzüntü içinde. Değeri bilinmemiş ruhum, çeşitli nedenlerden ötürü yanlış yorumlanmış...
Sayfa 175Kitabı okudu
İnsan doğası hiç değişmiyor... İnsan değişmiyor, fakat değiştiği sanılıyor. Oysa değişen etrafı.
Sayfa 172Kitabı okudu
İttihatçılar iktidarı ele geçirince, Abdülhamid Han'ın Filistin'e Yahudi göçünü yasaklayan bütün kararlarını kaldırdılar. Rahata kavuşan Siyonistler, Yafa merkezli açtıkları Filistin Ofisiyle Filistin Toprak Geliştirme Şirketi'ni kurdular. Filistinde nüfuzunu artıran Yahudiler, Birinci Dünya Savaşı'nda İngilizlerin yanında yer alacaklar, Yahûdî Lejyoner kuvvetleri tesis ederek Osmanlı'ya karşı savaşacaklardı. İngilizlerde Yahudilerin bu hizmetine karşılık Balfour Deklarasyonu'nu yayınlayacaklar, Osmanlı Devleti'nin bölgeden çekilmesiyle burada İsrail Devleti'nin temeli atılacaktı. Bütün bunların yanında, Filistin'de yapılan uygulamaları ve İttihat ve Terakki'nin basiretsiz siyasetini gören Sultan Abdülhamid, doktoru Atıf Hüseyin'e "Eminim, zamanla (Yahudiler) Filistin'de kendi devletlerini kurmayı başaracaklardır." diyerek, gidişatın nereye varacağını, tahttan indirilişinin ikinci yılında (1911) ifade etmişti.
Sayfa 180Kitabı okudu
Sultan, Yahudilere toprak satılmasını yasaklasa da uygulaması istenildiği gibi olamayacaktı. Osmanlı hükümeti 1891'de kapılarını bütün Yahudilere kapatma ve 1892'de Osmanlı vatandaşı olsalar bile Yahudilere Filistin'de toprak satışını yasaklamıştı. Ancak, Avrupa devletleri bu uygulamaya karşı çıkıyordu. Yahudiler Filistin'e girdikten sonra onları çıkarmak için gerekli olan yabancı devlet temsilciliklerinin desteği sağlanamıyordu. Aksine, Filistin'den çıkarılacaklarını anlayan Yahudiler bağlı bulundukları konsolosluğa müracaat ederek korunuyor ve kapitülasyonlardan dolayı Osmanlı hükümeti hiçbir şey yapamıyordu. Sultan'ın Filistin'de almış olduğu tedbirler ve Herzl'in taleplerini reddetmesi, Herzl ve arkadaşlarının Jön Türkleri, Ermeni ve Rumları padişaha karşı kışkırtmasıyla sonuçlanacaktı. Sultan Abdülhamid Han, kurulacak bir Yahudi devletinin planlarını biliyordu. Yahudilerin Siyonist ve Mason teşkilatları vasıtasıyla yayıldıklarını ve devlet üzerindeki hesaplarının farkındaydı. Ne yazık ki, kendisini tahttan indiren devlet adamları onların oyunlarına gelerek, onlara alet olacaklardı.
Sayfa 179Kitabı okudu
66 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.