Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Soner Yalçın

Soner YalçınBay Pipo yazarı
Yazar
Çevirmen
8.0/10
5,6bin Kişi
24bin
Okunma
1.137
Beğeni
38,7bin
Görüntülenme

Soner Yalçın Gönderileri

Soner Yalçın kitaplarını, Soner Yalçın sözleri ve alıntılarını, Soner Yalçın yazarlarını, Soner Yalçın yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Vuhahaha :D
Cezayirli aile Fransa'ya göç eder. Ailenin tek evladı Hasan okula kaydettirilir. Okuldaki ilk gün Hasan'a öğretmeni adını sorar. "Hasan" cevabı üzerine öğretmeni, "Biz Fransa' da Hasan adını kullanmayız. Fransız okulunda olduğuna göre bundan sonra senin adın, Jean François olsun" der. Hasan okuldan eve döner. Annesi, "Hasan evladım okuldaki ilk günün nasıl geçti" diye sorar. Hasan'dan beklemediği yanıtı alır, "Biz Fransa'da yaşıyo­ruz ve benim adım artık Jean François!" Annesi yalvarır yakarır "Biz Cezayirliyiz, biz Müslümanız" diye dil döker. Oğlunu ikna edemez. Akşam Hasan'ın babası gelir. O da çocuğun inadını kırama­yınca Hasan'ı döver. Bir gün sonra yüzündeki kızarıklarla okula giden Hasan'a öğretmeni sorar, "Ne oldu benim küçük Jean François'ma böyle?" Hasan cevap verir: "Sormayın madam, iki Arap'ın saldırısına uğradım!"
5 nisan 1946'da Amerikan gemileri Missouri ve Providen­ce İstanbul'u ziyaret etti. Dört gün sonra Türkiye. Amerika'dan 500 milyon dolar borç istedi. Amerika borç vermeyi kıabul etti. Ancak bir koşulu vardı; parayı ödünç vermeden önce Türkiye'ye bir heyet gönderecek ihtiyaçların ve yardımını nerede kullanılacağını kendisi belirleyecekti. Bu yardım ABD onayı olmaksızın başka amaçlarla kullanılamayacaktı. Koşullar kabul edildi. . .
Sayfa 32
Reklam
1950 ler
Okulda öğrenciler arasında gruplaşma yoktu. Zaten o yıl­larda kimin hangi ırktan. hangi dinden olduğu ne sorulur ne de öğrenmek için çaba sarf edilirdi. Merak bile edilmezdi...Genelde öğrencilerin aileleri zengindi. Hiram Abas gibi memur aileden gelen öğrenci sayısı çok azdı.
Sayfa 29
Kaybetme korkusu bizi hayatımız boyunca dikkatli olmamızı mecbur etti.
"İnsanlara güven olmuyor, canım dediğin seni can evinden vuruyor."
Reklam
Osmanlı ruhunu taşıyoruz hala :)
Kuşkusuz yoğurt/ekşi süt Anadolu insanına hiç yabancı değildi. Yoğurt, Türk köylü sofralarının değişmez aşı yiyeceğiydi. Dünya yoğurdu keşfederken Osmanlı Devleti elindeki hazi­neden habersizdi.
Bu şey değil mi HEM AYRANIMIZI DÖKTÜLER HEMDE TATSIZ ŞEYLER YAŞANDI ….:D
Dr. Kellogg hastalarını özel bir odaya alıyor, kendilerine yak­laşık yarım litre YOĞURT veriyordu; yarısını ağızdan, yarısını -icat ettiği lavman makinesiyle- MAKATTAN!
Şimdikilerin çoğu sezaryen da sezaryen diyor…
“Mecbur kalmazsanız sezaryen doğum yapmayınız” denmesinin sebebi ba­ğırsak florasıyla ilgilidir. Bebek anne karnında steril bir ortamda gelişir ve ilk mikropları/ milyarlarca yararlı bakteriyi dünyaya gelirken annenin doğum ka­nalından, vajinasından, derisinden, memesinden ve soluduğu havadan alır. Bu da bebeğe onu hastalıklardan hayat boyunca koruyacak probiyotikler aşılar. Bebek sezaryenle dünyaya gelirse bu özel bakteri yağmurundan mahkum olur. Bağırsak florası, doğumun üçüncü gününde bebeğin beslenme şekline göre de­ ğişir. Anne sütü emen bebeklerin bağırsak mikrobiyotasına "bifidobakteriler" hakim olur. Üç yaşına gelindiğinde bağırsak florası belirlenmiş ve erişkin­lerinkine benzer bir hale gelmiştir; ve bu ömür boyu sürer.
Reklam
Düşük kalorili bir tatlandıncı olan "asesülfam potasyum (asesülfam-k) E950" katkı maddesi var. Şekerden tam 130 kat tatlı ama kalorisi düşük. Süt ve süt ürünlerinde, diyet ürünler­ de, meyveli yoğurtlar, hazır tatlılar ve pudinglerde kullanılıyor. Yapılan fare deneylerinde uzun süreli ve çok miktarlarda kulla­nımında göğüs-organ tümörlerine, akciğer-solunum yolu hasta­ lıklarına sebep olduğu; ve kısa süreli çok miktarda kullanımda ise baş ağrısı ile depresyona yol açlığı tespit edildi.
Bizim solcular gıda meselesini burjuva sorunu sanıyor!
Hani deniyor; "Coca-Cola'nın sırrı kimseye verilmiyor!" La­boratuvar ortamında hazırlanan yoğurdun da sırrı var; ithal özel maya kullanılıyor. Bu mayanın sırrı Türkiye'de kimsede yok! Çünkü üreticisi küresel yabancı şirket. Mayayı oluşturan bakteri­lerin genetik kodlarını bir kez kullanıma göre ayarlıyor. Yani hazır yoğurt, maya olarak kullanılsa bile aynı kıvamda yoğurt olmuyor! Yani, "hibrit yoğurt!" Sadece bir seferlik! İkinci kez yapmaya kalkıştığınızda aynı tadı vermiyor. Yani evde üretemez hale ge­liyorsunuz!
Evde çiğ veya pastörize sütle yapılan yoğurtta laktik asit bakte­rileri ölmez. Yani, dolaba konulduktan sonra yavaş da olsa üreme­ye, laktozu parçalayıp laktik asit üretmeye devam eder. Asitlik art­ tığından yoğurtta ekşi bir tat oluşur. Çünkü, laktik asit bakterileri kendinden başka bakterinin -yani zararlı bakterilerin- yaşamasına izin vermez; dolayısıyla yoğurt küflenmez, sadece ekşime yapar.
Her zaman derim: Bira, koladan sağlıklıdır diye.
Canlı, doğal gıdayla kolaylıkla alabildiğimiz "probiyotik" şimdilerde doktor önerisiyle eczanelerden tablet halinde alınabi­liyor! Niye? Çünkü yoğurdu, yoğurt olmaktan çıkardılar. Yoğur­du öldürdüler! Canlı-doğal yoğurt, kefir, peynir, turşu, ekmek, bira ve şarap maruz kaldıkları fermantasyon sonucunda bolca "probiyotik" içeriyor. Sütün yoğurt yapılmak üzere fermante edilmesi (ma­ yalanması) sonucu içinde; laktik asit olarak adlandırılan canlı, faydalı bakteriler oluşuyor.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.