“ Herkes bir çocuk taşıyor endam aynasında .
Unuttukça bakıyor
geçmiş zaman hayaletlerine .
Benimse unutmak gibi bir şansım bile yok !
Çünkü hep taşıyorum onu
bir timsah gibi ağzımda .”
“ Annem bana “ Kalp yeme “ demezdi .
Bilmezdi böyle şeylerin yenmezliği üstüne
düşünce düşünemeyi
Ben de o vakitler
sadece düşünce ağlardım…
Dizüstü,
burunüstü.”
“ Ülkemin üstüne çökenler çakallar ,
karanlık bir uçurum gibi geziyor sokaklarda .
Esiyor yüzüme vahşetin kehaneti .
Çocukçaymış gibi masum maskeler altında ,
saklanıyor katliam …
Kar toplayan bulutlar ufuklarda .”
“ Ne yazdıksa ,
ucumuzdan tükenerek yazdık ey fani !
Komadık araya ,
ne mürekkep
ne karbon
ne de silgi …
Yanıldıkça ,
hep okunaklı kazıdık üstümüzü…
Hiç ayrılmadık içtenlik, insan ve duygudan .
Anlam bile bizi anlayamadı ey fani.”
“ Tadı yok artık karamsarlığında .
Hüzünden kaçamıyor : beceriksiz salak , tuzak düşkünü :
Seviştikçe ölüm arayan bir örümcek gibi,
göğsünden yapma çiçekler çıkarıyor .
Sevindikçe kıtır kıtır dökülüyor masamın üstüne
Umutlandıkça kıtır kıtır dökülüyor her yanım .
Çekicin altına denk düşen bir çivi gibi,
batıyorum hayatın içine .”
Yatağımı düzeltmeyeceğim bu sabah
Ödesin uykusuz bir gecenin bedelini
Çarşaf, battaniye, yastık hepsi suçlu
Hele pike. Aptal örtü... kaç kere düştü yerlere
Bedenim: Islak huzursuz
Yalpaladı durdu sıkıntılı düşlerde
Ne de olsa askerim. Asker bir toplumda, asker bir numune
Dinleyin
Okuyorum bugünkü yasaklar ve cezalar cetvelini
-Yatak ayağa kalk! Suçlusun. Üç gece yatılmayacak
üstünde
Üç koca gün düzeltilmeyeceksin!
Buruşturulmuş kâğıtlar……. eşşoğlu eşekler!
Beyaz göbeğine Allah yazdırmış dindar orospular
mürekkebi kaşarlılar
Üç gün çöpe bile atılmayacaksınız!
Tembel artıkları... hayalsizler doğruca parka gidecek
Adembaba tekkesinde dem tutmaya
Bitpazarında çöplenecek... işsizlik kahvesinde
Üç gün şiirsiz gezmek yasak!