Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yusuf.z

Sabitlenmiş gönderi
İntihar etmeyip yaşıyorsak, anlamın büyüklüğünden değil, hayatın içine düşmüş olmaktan, muzır bir merak ile ıstıraplı bir inadın götüreceği yeri görme isteğinden; bir de, üstüne üstlük, şahsi duruşun gölgesinin topluma bir lanet olarak düşmesini diliyor olmaktan başka bir anlamı yoktur her güne yeniden başlamanın.
Reklam
Yusuf.z
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Üç Cisim Problemi
Üç Cisim ProblemiCixin Liu
8.4/10 · 936 okunma
88 syf.
·
Puan vermedi
On İkiye Bir Var
On İkiye Bir VarHaldun Taner
8.2/10 · 942 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Devlet güvenlik ve huzuru sağlamak için, ülkeyi savunmak için, sağlıklı, iyi gelişmiş, anlayışları, ulusal duyguları, yurt sevgileri yüksek vatandaşlar ister. Devletin, içte ve dışta ulus işlerini yaptıracağı yüksek yetenekli yurttaşlara gereksinimi vardır. Devlet, bütün yurttaşların, devletin yasalarını anlayıp onlara uyma gereğini
Reklam
Cumhuriyette, meclis, cumhurbaşkanı ve hükümet, halkın özgürlüğünü, güvenini ve huzurunu düşünmek ve sağlamaya çalışmaktan başka bir şey yapmazlar. Çünkü bunlar bilirler ki, kendilerini iktidar ve yetkili makama belirli bir süre için getiren irade ve egemenliğin sahibi ulustur. Ve yine bunlar bilirler ki, iktidar mevkiine saltanat sürmek için değil, ulusa hizmet için getirilmişlerdir. Ulusa karşı sorumluluk ve görevlerini kötüye kullandıkları taktirde şu ya da bu biçimde ulusal iradenin kendi haklarında da tecellisi ile (gerçekleşmesi) karşı karşıya kalabilirler. Ulus tarafından, ulus adına devleti yönetmeye görevlendirilenlerin, gerektiğinde ulusa hesap verme zorunluluğu, laubali ve keyfi davranışla bağdaştırılamaz. Oysaki sahip olduğu erk ve yetkinin Tanrı'dan geldiğine inanan ve yalnız ona karşı öbür dünyada hesap verebileceklerini varsayan, devleti ve ülkeyi kendisine bırakılmış bir miras malikâne olarak kabul eden bir hükümdar, kendisini her türlü kural ve sınırlamanın dışında tutar. Böyle bir yönetimde ulusun benliği, özgürlüğü söz konusu bile olamaz. Bu nedenle yetkileri sınırlandırılmış bile olsa, hükümdarlık yönetim biçimi demokrasiye, ulusal egemenlik ilkesine uygun değildir. Hükümetin, belirli insanların, sınıfların elinde bulunması da ulus varlığının kesinlikle kabul edemeyeceği bir durumdur. Bütün ulusun çoğunlukla, devlet yönetimine katılmasına engel olan bu sınıfçılık (oligarşi) yönetim biçimi de bir zümrenin kendi çıkarların sağlamak için, bütün ulusa ait olan egemenliğin zorla ele geçirmesinden başka bir şey değildir.
DEVLET BİÇİMLERİ 1-Saltanatcılık (hükümdarlık monarşi): Egemenlik, "kral, imparator, şah, padişah, prens, emir" gibi türlü unvanlar alabilen hükümdarlara, yani yalnız bir kişiye aittir. Egemenliği kullanan, devletin bütün memurları, yalnız bir kişi adına hareket ederler. Devletin son iradesini, yalnız hükümdar açıklar. Hükümdar, yalnız başına, devleti yönlendirir ve yönetir ve her şeyi o buyurursa, öyle bir devletin hükümetine "mutlak hükümet" denir. Böyle bir devlette, hükümdar "Devlet benim" der; savaş açar, barış antlaşması yapar, yasalar koyar, vergiler koyar, ülkenin gelirlerini istediği gibi kullanır. Kısacası ülke onun "malikânesidir." Eğer hükümdar, yasaları hazırlayan, milletvekillerinden oluşan bir Meclis kabul etmişse, o zaman "meşrutiyet hükümeti" olur. Bu tür hükümette de, sonunda her şey hükümdarın son sözüne bağlıdır.
1.732 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.