Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk Dili Dergisi

Türk Dili DergisiTürk Dili - Sayı 286 (Temmuz 1975) dergisi
Dergi
9.4/10
70 Kişi
385
Okunma
143
Beğeni
3.870
Görüntülenme

Türk Dili Dergisi Gönderileri

Türk Dili Dergisi kitaplarını, Türk Dili Dergisi sözleri ve alıntılarını, Türk Dili Dergisi yazarlarını, Türk Dili Dergisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Gökte güneş içten ettiğim âhın ateşinden bir kıvılcımdır; yerde deniz benim gözyaşımın tûfanından bir kalıntıdır."
BAHARİYE || NECATİ BEY
İlkbahar erişti, yeryüzü yapraklarla bezendi; mübarek olsun ey Tanrı'nın yaratışının eksiksizliğini (isbat eden manzara)!
Reklam
Leyla ve Mecnun
Gül yüzünde filiz veren serinlik, Hangi çölde gelir bulur Leyla’yı? Ayak izi, her umuda kılavuz. Ya Mecnun ol ya geceye talebe. Mecnun, gündüz okuluna kayıtlı. Leyli olmak ister durur arzusu. Mecnun düşer, bir eşiğe bahane. Güneş ve ay, ayrı yolun yolcusu. Mecnun, gündüz; Leyla, gece yolcusu.
Sayfa 101Kitabı okudu
Barış Manço, çocuk sevgisi önemli bir gelenek ve değer olarak yaşandığı ancak çocukla ilgilenenlerin küçümsendiği ülkemizin ekranlarında bir çocuk bilgesi gibi göründüğü zaman, her yaştan insanı büyüleyerek bu zor işi nasıl başarmıştı? Barış Manço’nun çocuğa eğilmesi ve “çocuksu” davranışları bir eksiklik değil, aksine sahiciliğiyle bir zenginlik sayıldı. Afacan çocuk duruşuyla çocukların romantik duruşuyla da yetişkinlerin çocukluklarına seslenmeyi başardı. Dahası, çocuk ile yetişkin arasındaki uzaklığın nasıl ortadan kaldırılacağının ilk örneğini de verdi çocuk şarkılarıyla.
Çocuklara şarkı mı söylemek istiyorsunuz? İçinizdeki çocuğun sesini duymalı hatta şarkılarınızı önce içinizdeki çocuğa söylemelisiniz. Konuşmak mı istiyorsunuz çocuklarla? Önce çocuğa eğilmeyi öğrenmelisiniz. Büyüdükçe uzaklaştığınız “çocuk dili”yle yeniden konuşabilirseniz çocukların dünyasına girebilirsiniz. Ancak “çocuk dili”yle “çocuk alfabesi”ni okuyabilir ve çocuk bilgesi olmaya aday olabilirsiniz. Çocuk bakışı çocuk iklimini çiçeklendirebilirse çocuktaki müzik şenlendirir dünyayı. Çocuğa yönelince bedel ödemeyi, hafife alınmayı ve küçümsenmeyi de göze almış olmanız gerekir. “Çocuk ruhlu adam,” diye küçümsendiğinizde geri çekilecekseniz çocuk duruşunuz yok demektir. Hele içinizdeki çocuk yaşamıyor ve çocukluğu bir yanınızda taşımıyorsanız ne kadar uzun yaşasanız da hayatınızda çocuk, özne katına yükselemeyecek.
Çocukların dünyasına kolay girilebileceğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz: Çocuk yazarı olmayı amaçlıyorsanız ip üstünde koşmaya hazır olmalısınız. Çocuk çizerliğinde gözünüz varsa içinizdeki çocuğun elinizi tutması hem gerekli hem de zorunlu. İşaret parmağı havada bir öğretmen tutumu içindeyseniz çocukları tanımadığınızı ve anlamadığınızı söyleyenlere kızmaya hakkınız yok
Reklam
diyorum insan bütün eşiklerini bilmeli bütün kesiklerini insan kendini en iyi kesiklerinden tanır
Ana vatanımız gibi ana dilimiz de ortak paydamızdır. Anamıza hakaret edilmesini kabul edemediğimiz gibi, ana dilimizin de aşağılanmasına izin vermemeliyiz. Kontrolsüz göç, göç değildir. Yabancı kelimelerin hoyratça gelip dilimize yerleşmesine göz yummamalıyız. Vatanın bir karış toprağı için canını veren bizler, manevi vatanımız Türkçeyi de aynı şekilde koruyup kollayabilmeliyiz. Türkçe; Moğolistan içlerinden, Orhun Vadisi’nden kaynayıp akan coşkun bir nehir gibi, kızgın çöllerin, serin yaylaların, derin uçurumların, toprakların renklerini içine katarak Anadolu yaylasına ulaşmıştır. Geçtiği coğrafyanın renkleriyle beslenen dil nehri aka aka kendini arındırır. Yabancı renklerin dozu arttıkça arınma güçleşir. Her nehrin bir arındırma kapasitesi vardır. Zehirli atıklar sebebiyle ölen akarsular olduğu bilinir. Dilimizi zehirli atıklardan sakınmamız gerekir. Bunun için edinmemiz gereken en önemli şey dil bilincidir.
Dilimiz, manevi vatanımızdır. Bütün kültür değerlerimiz dilde koruma altına alınmıştır. Atalarımızın Anadolu’ya getirdikleri en önemli şey işte bu dilimizdir. Atalarımız, yurt tuttukları Anadolu’nun dağına taşına, ovasına dillerindeki kelimelerin ruhunu üfleyerek burayı vatan yapmıştır. Mimar Sinan’ın Selimiye’de yaptığı her ne ise, Fuzuli, Baki ve Nef’i’nin şiirde yaptığı da odur.
Atalarımızın Anadolu’ya gelişlerini düşündüğümde gözümün önünde şöyle bir tablo canlanır: Atlarla, develerle, sürülerle her yaştan insan kafileler hâlinde yollara düşmüş geliyorlar. Bütün “dünyalıkları” bir devenin üstünde. Yanlarında getirdikleri bir şey daha var. O da Türkçe.
733 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.