1 Şubat 1946 günü Bayburt’ta dünyaya geldi. Bazı yapıtlarını Ekrem Gültekin imzası ile kaleme aldı. Rukiye Hanım ve Nurettin Akengin’in oğludur. Orta öğrenimini Erzurum İlköğretmen Okulu’nda, yükse öğrenimini Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyat Bölümü’nde tamamladı. Daha sonra ortaokul ve liselerde, Gazi Eğitim Enstitüsü’nde bitirdiği bölümde Türkçe-edebiyat öğretmenliği yaptı.
1979’da Kültür Bakanlığı başmüşavirliği görevine getirtildi. 1980-85 yılları arasında Bakanlıklararası Film ve Senaryo Denetleme Kurulu üyesi olarak görev yaptı. 1985’te TRT Ankara Radyosu Tiyatro ve Eğlence Yayınları Müdürlüğü görevine atandı. 1992 yılından sonra uzun yıllar Türkiye İlim ve Edebiyat Eserleri Sahipleri Meslek Birliği (İLESAM) başkanlığı, TRT Yayın Değerlendirme müdürlüğü ve Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı başkanlığı görevlerini üstlendi.
Hisar dergisinde yayımladığı şiirleriyle tanınan Akengin, bu dergide kitap tanıtım yazıları da yazdı. Şiir ve yazıları ayrıca Türk Edebiyatı, Doğuş Edebiyat, Millî Kültür, Boğaziçi veTürk Dili dergilerinde yayımlandı. 1977'de Çağ Sürgünü adlı kitabıyla Türk Millî Kültür Vakfı Armağanı'nı, 1981'de Hicret Duyguları adlı şiiriyle aynı vakfın Hicret Şiirleri Armağanı'nı kazandı. Tercüman gazetesinin açtığı şiir ve yazı yarışmalarında ödüller aldı. 1988'de İzmir Belediyesi'nin Çocuk Romanları Yarışması'nda üçüncülük alan Oğuz Dede adlı romanına 1992 yılında Atatürk Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Sanat Ödülü verildi. Sarkaç adlı romanı da İstanbul Tuzla Belediyesi 700. Yıl roman armağanlarını kazanan eserler arasına girdi. Son yıllarında ise oyun ve roman çalışmalarına yönelen Akengin'in Eski Çarıklar oyunu Devlet Tiyatroları'nda sergilenirken, Aile Bağları oyunu da çeşitli tiyatro topluluklarınca sahnelendi.
“ Sürekli içini dinleyip durarak can sıkıntıları ve geçim derdi ile boğuşmaktansa, şimdilik o değirmene gönülsüz su taşıyanlardan olmak daha iyidir derim...”
Aşka Verilmiş Muhtıra kitabını okudum. Orada ne kadar adı aşk kitabı diye anılsa da kapitalizmden yaralanan insanlar konu ediniyor bununla birlikte 12 Eylül zamanları, sağ-sol , sosyalist-komunist çatışmaları, o zamanın zorlukları ve sömürülen hayatlar anlatılıyordu. Yazar en sonunda güzel bir birliktelikle yani bir bütün
Yahya Akengin'in şiirlerini ilk kez Ankara'daki okul yıllarımda okumuştum. "Sözümüz Var" kitabını da yayınlandığı yıl olan 1994'te satın alıp okumuştum. O günden bugüne kaç kere okudum bilmiyorum. Hala daha arada bir elime alırım ve rastgele şiirler okurum içinden.
Şair Akengin'in hak ettiği kadar tanınmadığını düşünüyorum. Şiirlerindeki sadelik ve insani duyguları şiirleştirmedeki orijinalliği onu usta bir şair yapıyor. Ömrü şiir ve edebiyatla geçmiş bir kalem erbabıdır o. Yazı, roman ve tiyatro alanında da eserler vermiştir.
Şiirlerinde lirizm çoğu zaman ön plandadır. Bireysel duygular kadar toplumsal sorunlara da eğilir. Bununla birlikte felsefi yaklaşımlarla yazılmış şiirleri de vardır. Bildiğim kadarıyla kendisi hala hayatta. Keşke bütün şiirlerinden seçmeler yaparak bir eser yayınlasa, böylece daha geniş kitlelere ulaşmış olsa.
Enver Paşa'nın dağa çıkması ile başlayıp ülkeyi terk etmesi ile biten, kaynakçaları doygun olan bir tiyatro eseri diyebilirim.
Gayet güzeldi, akıcılığı gayet yerindeydi. Yanim kısaca ben beğendim kitabı.
Sağlıcakla
Son köylü siyasetin ve şehirleşmenin keyifli bir eleştirisi.İnsanlara değerlerine ve toprağına sahip çıkmalarını seçim vesilesiyle hatırlatıyor.keyifli bir eleştiri.Sanneye konulursa biraz oğraşılabilir ama okumak için ideal bir tiyatro eseri.
&&
Kulübeyse karısının dırdırından bırakarak bir köyun deniz kıyısına yerleşen şerif amcanın hikayesi.Tabii ki kulübeye yerleşsede rahat kalmaz o ayrı konu ama verdiği mesaj ve kôy insanının doğallını,şehir insanınsa (ôzellikle özentilik içinde olanların)iki yüzlülüğünü yerw yere anlatması oyunun akışını hızlandırıyor.Keyifli bir oyun.