Kitap süper kahramanların olduğu, mutlu sonların yaşandığı, her şeyin düzeldiği bir hikayeyi değil, tüm çıplaklığı ile gerçekleri anlatıyor. Hayatı birebir gösteriyor. Kurulan hayallerin nasıl bir anda uçup gittiğini, planların gereksiz olduğunu, en çok sevdiğimiz şeyin bir anda elimizden gidebileceğini, kısaca hayatı anlatıyor. Bu kitap, gerçeğin bir yansıması ve Zeze de çok değil, yirmi sene öncesine kadar İstanbul varoşlarında karşılaşabileceğimiz bir çocuk. Çocuk nerede olursa olsun değişmiyor ve Vasconcelos da bunu bize çok güzel aktarıyor.
2013’ün ilk aylarında bu kitapla ilgili bir tartışma başlamıştı. 100 Temel Eser’den birisi olan Şeker Portakalı, “örf ve adetlerimize” ters düştüğü için kitabı öneren bir öğretmene dava açılmıştı. Kitapta, örf ve adetlerimize uymayan bir kısım görmedim. Ama başka bir açıdan bakarsak, kitabı çocukların değil bilhassa yetişkinlerin okuması gerekiyor. Çocuk aklı ile anlaşılamayacak birçok şeyi erişkinken anlayabiliyorsunuz. Bu kitap, özellikle “her şeyi olan”, mutlu olmayı pahalı hediyelerle eşleştiren günümüz çocuklarına hiçbir şey ifade etmeyecektir. Tam tersine, onları bu hale getirecek anne babalara çok şey anlatmaktadır. Çocuk sahibi olacak her kişinin bu kitabı okumasını tavsiye ediyorum.