Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Yıldız Tilbe'nin vazgeçtim dedikten sonra Kahretsin yapamıyorum dediği kısımdayım."
Işık sunsam geceye, karanlık ürküp kaçar, Şu yaralı sinemde her kurt bin yara açar. Gönlümde pazar açtım, hikmet incilerine, Dert alır, gül satarım, gülümü gören kaçar...
Reklam
İnsanların açığa vurmadıkları kaç çehresi vardır?...
Hilkatin insana vermediğini almaya, gücün yetmeyeceğine inanan bir gönlüm var...
Meğer, vehimler insanın beden çukurundaki dipsiz bir kuyudan ibaretmiş. Zaferse, onun içine düşmemek için verilen çabalar...
Yürekten çağırıyorsan, gelebilirim diyor, hasreti içen bu "gönül". ..
Reklam
Beni sadece sen anlarsın diye yazıyorum. Anlıyorsun beni değil mi?. ..
Anlayın artık güneş gibi ısıtani değil yıldız gibi kayani seviyorlar
Bulutlar kapladı yine gökleri... Çileye, arzunun manası başka... Neden bilmem, efkar bastı her yeri... Dönüp, yeniden mi başlasam aşka?.. Râyihası hayat iksiri olan, Nerde kaldı arzularım, umudum? El değmedik bahçelerimde hazan, Uğrunda dipsiz hayaller kurduğum... Bir yıkılış şaikası beynimde, Köhnemiş bir kale gibi sarıldım... Ah, neden zamansız bozuldu bağlar? Gönülden, tâ gönülden bel bağladığım...
Yuva sadece, gerekli, boş, anlamsız, harçlarla kurulmuş, üzeri kapalı, etrafı duvarlarla örülü bir yer miydi sence?
Reklam
Yol uzun, güneş sıcak, ay uzakmış… Başına kaldırmış şövalye, “Ne garip” demiş, aradığım yıldız, yolumu aydınlatan güneş… Ne garip, gece olacak. Aradığım hâlâ yıldız, yolumu aydınlatan ay.“ İçini çekmiş. “Ey güneş,” demiş, “ey ay… Sen olsaydın aradığım, düşer miydin yedi dağ öteye? Yoksa kavuşmak olur muydu senin gökyüzünde doğuşun. Söyle bana, kavuşmak dokunmadan olur mu? Her dokunan kavuşur mu? “
"Her türlü teselli sözü bir ihanet gibi geliyor kulağıma. Parmaklarım alev alev yanıyor. Kâğıt tutuşacak, mektup yanacak diye çekiniyorum. Cehennemden betermiş, seni kazanmak için senden uzaklaşmak. Kırk senedir beklediğimdin, geç bulduğumdun, şimdi yoksun. Daha kaç sene bekleyeceğim Çöldeki kumlar kadar susuzum, gelişin nisan yağmuru olsun. Sözlerin kulaklarımda bala taze, kelimeler yıldız yıldız, cümlelerin mehtapların en şahanesi. Tebessümün geliyor gözümün önüne, vuslat gibi güzel bir sabah güneşi gülüşlerin. Biz birbiriyle genişleyen, kenetlenen ve sonsuzlaşan tek ruhuz. Nasıl bir pınarsın sen Şems? İçtikçe susadığım. Nasıl bir ateşsin sen ey Şems? Yandıkça serinlediğim. Sen görünüşte etten kemikten ibaret bir insan; ama bütün insanlığı kalbinde taşıyan. Senin yüzünü görmedikten sonra, varsayalım ki yüzlerce dünya görmüşüm, ne çıkar?"
Sayfa 205Kitabı okudu
Bir şovalye, açtığı dağların ardında atıyla ilerliyordu. Ta ki yedi dağ ötede gökyüzünden düşen bir yıldız görene kadar. Şöyle düşündü şövalye, “Yıldızlar neden hiç dibime düşmez ey göklerin koruyucusu, söyle bana; güzel olan her şey uzakta mıdır?”
320 syf.
·
Puan vermedi
·
12 saatte okudu
Tam bir Türk filmi tadında kitaptı. Hiç mi kurgu bozulmaz,konu geçişlerinde duygu bozulmaz,betimleme yapılır da hu kadar mı dozunda olur dediğim bir okuma oldu. Çok eski romanlarda da iş varmış, basitlik yokmuş dedim okurken.Zira bendeki baskısı 1997 yılı.
Gurbeti Ben Yaşadım
Gurbeti Ben YaşadımAhmed Günbay Yıldız · Timaş Yayınları · 20201,160 okunma
Yeryüzüne hayat veren güneş, senin için kapkara bir yıldız oldu da bir damla ışık vermedi! Ondan nefret etmedin mi?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.