Öncelikle ilk kez kitabını okuduğum Jack London’ın hayat hikayesi beni çok etkiledi. 40 yıllık ömrüne o kadar yaşanmışlık sığdırması ve tam bir “alaylı” olarak o kadar kitap yazması beni kendisine hayran bıraktı.
İnsanlık tarihine,geçmişe ve varoluşa olan ilgimden kaynaklı kitap henüz isminden itibariyle benim ilgimi çekti. Noah Harari’nin Sapiens, Emrah Safa Gürkan’ın Bunu Herkes Bilir kitaplarından sonra bu kitabıda bir tamamlayıcı ve tarihsel bağlamda okunması kanısındayım.
Kitabımızda, rüyaları aracılığıyla henüz dinler ortaya çıkmadan, insanlığın çok eskide kalmış döneminde olan olayları yarı insansı atalarımız gözüyle bize anlatıyor. Gen aktarımı konusunu ve kişilik bölünmesinin sebeplerinide kitap içerisinde değiniyor. Durağan bir kitap ancak bu tip konulara ilgisi olan her insanın ilgisini çekebileceğini düşünüyorum.
Adem’den ÖnceJack London · Kapra Yayıncılık · 202018,7bin okunma
Kısaca özetlemek gerekirse bana şükretmeyi öğreten kitap. İçinde kısa kısa bir sürü hikaye var. Eğer sizde zor bir süreçten geçiyorsanız ve hayata epey isyan ediyorsanız derin bir nefes alın ve bu kitabı okuyun derim :)
İnsan Neyle Yaşar?Lev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019191,9bin okunma
Savaş sebebiyle kendi ülkesinden kaçıp İsviçre’ye sığınan ressam Ferdinand abimiz. Kendisine gelen celp mektubuyla sıkıntıya girer. Eşiyle çetrefilli tartışmalar yaşayan sanatçı. Hayatı boyunca karşı olduğu savaş için orduya gidecek mi gitmeyecek mi? Orasını ben yazmayım siz okuyun. Klasik Stefan Zweig kitaplarından birisi olmuş bazı duygular çok keskin işlenmiş.
Bir şov uğruna bir insanın kendisine nasıl zarar verdiğini ve neler yaptığını anlatan bir kitap. İnsanın ne kadar sosyal bir varlık olduğunu, yalnızlıkla ne denli başa çıkamadığını gösteriyor. Mademe de Prie’yi aslında kitap içindeki tek cümle çok güzel anlatıyor, “Ruhu çoktan çökmüş,geriye sadece bedeni kalmıştı.” Akıcılığı olan, insani duyguları işliyor öğlen arasında bir çırpıda okunabilir.
Yazarımız 2 farklı hikayeyi ele almış. Bu hikayelerden bir tanesi merhamet duygusunu ve II.Dünya savaşından sonra halkın nasıl dağıldığını anlatan Ay Işığı sokağı, bir diğeri ise pişmanlık,utanç gibi duyguları işleyen Korkuydu. Korku hikayesinde genç bir kadının yaşadığı yasak aşktan sonra duyduğu pişmanlığı ve psikolojik bunalımı anlatıyor. Stefan Zweig her zaman ki gibi çok güzel tasvirde bulunmuş.
Ayışığı SokağıStefan Zweig · Aperatif Kitap · 201867,4bin okunma
Rusça kelimelere bile adını kazımış olan “Oblomovluk” kelimesi. Kelime anlamına göre ağır,gereksiz insan kelimelerini yansıtmaktadır.
Klasik bir Rus bir romanı gibi başladığı, dönemin refah durumu ve tıpkı Tanzimat dönemindeki gibi Gerçek sorunlar/lirik konular çatışması mevcut. Yazarımız eserde Rusya’nın coğrafi kısmına epey değinmiş ve romanda sınıfsal ayrım oldukça mevcut. Ana karakterimiz Oblomov’dan bahsedecek olursak, psikolojik problemleri olan elinden geldiğince her şeyi erteleyen ve hareket etme iç güdüsü olmayan bir karakter. Her ne kadar üşengeç diye nitelendirsekte farklı bir bakış açısıyla bakacak olursak Oblomov sadece bedenen üşengeç bir insan, zihnini durmadan çalışıyor. Bütün sorunlara çözüm buluyor ancak bunların çözümlerini uygulamayı erteliyor diyebiliriz. Okurken birden fazla çıkarım yapabileceğinizi hatta “herkesin içinde biraz Oblomovluk vardır” sözünü destekleyecek şekilde bir nebze kendinizden bir pay bulabilirsiniz. Okurken çok etkilendiğim bir kitap oldu. Hikayesi inanılmaz güzel aşkın insan hayatında resmen her şeyi değiştirebileceğini, insanoğlu farklı zaman dilimlerinde, farklı bir şekilde yaşasa bile çektiği psikolojik hissiyatlar aynı olabildiğini ve doğduğun evin kaderin olabileceğini gösteren bir kitap.
Dip not düşmek gerekirse eğer, sadece ana karakter Oblomov’un değil diğer karakterlerinde herbirinin öyküsü ayrı ayrı değerli dikkatle okumanızı öneririm. Ben bu kitabı çok sevdim ayrıca gerçek hayattan bir hikaye olması beni çok etkiledi.