Artık bizi mezarlıklar da istemeyecektir, çünkü onlar sadece taze cesetleri kabul ederler, hala azıcık sıcaklıkla ve bir hayat hatırasıyla dolu cesetleri…
Şu yeryüzü -Yaratıcı’nın günahı! Fakat artık başkalarının günahlarının kefaretini ödemek istemiyorum. Kıtaların dışındaki bir can çekişmede, akışkan bir çölde, gayri şahsî bir batışta, doğumumun etkisinden kurtulmak istiyorum
Gezegenin öğelerini ve gece yarılarını hiç sevmedim; sabırsızlıkla, saatlerin ve saatleri dolduran o korkunun olmadığı, iklimlerin olmadığı bir dünya bekledim; yılların ağırlığı altında ölümlülerin iç çekişlerinden nefret ettim.
Uzak ilkbaharlar düşledim ; sadece dalgaların köpüğünü ve doğumumun unutuluşunu aydınlatan bir güneş, toprağa ve her tarafta sadece başka yerde olma arzusu duyma derdine düşman olan bir güneş düşledim.
Keşke bir taş olabilseydim! 'Yürek': Bütün azapların kökeni ... Nesneye imreniyorum ... maddenin ve donukluğun lütfuna ... Küçük bir sineğin gelgiti bana kıyamet bir iş gibi görünüyor. Kendinden çıkmak günah işlemektir. Rüzgar, havanın çılgınlığl ! Müzik, sessizliğin çılgınlığı! Bu dünya hayatın önünde pes ederek hiçliğe karşı kusur işlemiştir ... Hareketten ve rüyalarımdan istifa ediyorum. Namevcudiyet! Tek zaferim sen olacaksın ... 'Arzu', sözlüklerden ve ruhlardan hepten silinsin! Yarınların baş döndürücü şakası önünde geriliyorum. Ve bazı ümitlerimi hala muhafaza etsem dahi, ümit etme melekemi hepten kaybettim.
Şeyrata doğru mu döneceğiz? Fakat ona dua etmeyi beceremezdik : Ona tapmak içe dönük bir biçimde dua etmek kendimize dua etmek olurdu. Apaçık gerçekliğe dua edilmez…