Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yorum

Kaan isimli okurun asıl gönderisini gör
fiLiz okurunun profil resmi
Okurken köy romanları okumayı neden sevmiyorum sorusunu düşündüm.Şive olması mı yoksa çözümsüzlük içinde geçen ortamlardan daralma gelmesi mi ikiside olabilir.Sanırım yaşanmışlıklarımızla ilgili bir durum.Kentsoylu kişiler hayatlarında konfor adına minimal çözümler üretip daha rahat yaşam sürerken köysoylu hayatta en doğal olan ihtiyaçlara ulaşmak güçleşir.Ancak bu normal bir durum olarak görülür- çünkü herkes öyle yaşar - değişim çok zordur böyle gider. Sevmiyorum dedim ama okumadım demiyorum.Birçok örnek roman kahramanı ve olay yazabilirim.Toplumcu yazarları ve köy romanlarını okumak zorundayım bunlar şehirlere göç öncesi geleneksel yaşantının köyde devam eden yönü.Sonra aynı yapı şehirde devam ediyor.Ülkemizin gerçeklerini anlamak doğru yorumlamak açısından önemli. Vali Yazıcıoğlu dizisinde bir bölüm geldi aklıma .Yeni atanan vali, yanına hışımla gelen köylüye kızamaz .otuz sene önce köprüsü yıkılan köye bir köprü yapılmamış köylünün karısı hastaneye gidememiş doğumda ölmüş bebekle valinin karşısına dikilir..Vali köylü kadere razı gelsin gelmesine ama bu kader değil otuz sene daha köprüsüz kalmak kader olmamalı der. Toplumcular bunları köy romanlarıyla yazmış. Yazını sadece kitap okuru için kaynak olarak görüyoruz .Galiba hata yaptığımız bir durum .Sinema ve tiyatro için de ciddi kaynak oluşturuyor. Bunu iyi edebiyat kötü edebiyat olarak değerlendiriyoruz ya ondan yazdım.Kötü edebiyat iyi bir film oluyor bazen . Yada çok güldüren bir show vs
Kaan okurunun profil resmi
Yorumunuz için teşekkür ederim. Sinema ve tiyatro için kaynak olabilir ancak buna kaynak olma olasılığı üzerinden bir okur olarak değerlendiremem. Çünkü ben bir hikaye okuyorum, önüme hikaye türünde bir ürün getirilmiş. Bu açıdan en azından bu noktada bir hata yaptığımı ben düşünmüyorum. Tabii ki, Türk edebiyatının gelişim sürecini, toplumun değişimini göz ardı etmemeliyiz ancak bunları göz önüne fazlasıyla alıp beğenmiyorken beğenir gibi psikolojiye girmem, ve gözüme çarpan, aklıma takılan noktaları belirtmeden beğenir gibi olma psikolojisinden dolayi bir yazı ortaya koysam bu oldukça yapay ve samimiyetsiz olurdu. Bu yanlış anlaşılmasin, beğenen insanlar tabii ki bu yönde yazılar yazarlar, benim burada kastım, kendi okuma sürecim. Bugün bir yerde okumuştum. Zamanında Yaşar Nabi'nin toplumculara yaptığı eleştirisinden çok hoşuma giden ve benim de aslında demek istediğim hususu gördüm, inceleme yazmadan evvel denk geldeydim, incelemenin başında koyardim. Yorumunuz vesilesiyle burada paylasayim: “İdeoloji besleyici bir gıda gibidir. Fakat yavan yutulmaz. Onu sanatın kokusu ve tadıyla örtünüz ki sizi okuyup faydalanacakların sayısı daha kabarık ve eserinizin hafızalarda bırakacağı izler daha derin olsun” Sizi anlıyorum, yorumunuz için teşekkür ediyorum. Sadece kendimi biraz daha açık ifade etmek istedim.☺
fiLiz okurunun profil resmi
🙂olabilir edebiyatçı gözüyle bakmıyorum değilim de .Sosyalci olunca mesajı görüyorsun yada görmüyorsun.Yalnız bazı şeyler çok dolandırılmadan direkt enjekte edilebilseydi keşke o" besleyici gıdayı "hemen almaya ıhtiyaç yok mu ? 😊
Kaan okurunun profil resmi
Bana hitap etmiyor. Bununla birlikte, sanat ve edebiyati salt ideolojik bir araç olarak konumlandirmak, onlardan çoğu şeyi götürür diye düşünüyorum. Ortaya oldukça tatsız, yavan, tek tiplestirilmis bir şey çıkar.☺
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.