Emeğinize, kaleminize sağlık hocam.
Beterin beteri var.
Ellerinizden öper bir oğlum var 8 aylık. Babasından neyi eksik deyip ona da bir kitaplık aldım. İçinide boyuna, posuna, yaşına uygun kitaplarla doldurdum. Malum adettendir bebek görmeye gelinir. Geldiler. Gelmez olaydılar. Ya da geldiklerini görmez olaydım.
Bir iç mimar arkadaş "Aaa! Kitaplıkta yapmışlar." dedi (Yeni doğan çocuğa kitaplık mı olur ifadesi). Yapmadık, hazır aldık diyemedim. İçimden sadece benim kitaplığı inşallah görmezler diye dua ettim.Küçücük kitaplığa bu lafı sokan, beni kör kuyulara sokar mazallah.
Sonra özel sektörde müdürlük yapan bir arkadaş, her seferinde olduğu gibi yine aynı soru cümlesi"Bu kadar kitabı ne yapıyorsun, hepsini okudun mu? "
Karşısına geçip oturuyorum, saatlerce seyrediyorum. Hanım izin verse bir de sigara yakarım seyretmesi daha güzel olur ama evde içmek yasak ne yapalım diyorum içimden (sinirden). Benden ses seda çıkmadığını görünce, her seferinde olduğu gibi yine aynı cümle " Ben askerdeyken sabah akşam kitap okuyorduk, yeterince okudum daha da okumuyorum o yüzden. "
İş yeri de ayrı bir zulüm. Bir mühendis arkadaş, her kargo geldiğinde "Yine mi kitap aldın? Bu kadar kitabı ne yapıyorsun? Bunların hepsini okuyor musun?" (Sinirden cevap vermediğim için bütün sorular peş peşe gelir.) Sonra başlar hayatında okuduğu tek kitabın ne kadar güzel olduğunu anlatmaya...
Vs. Vs. Diğerleri...
Velhasıl kelam yazınızı okuduktan sonra, keşke benim de etrafımda böyle insanlar olsaydı dedim. En azından onları anlar, onlara karşı daha sabırlı olurdum.
Çevremde kitap okuyan, kitaplarla ilgili konuşabileceğim hiçbir arkadaşım yok diye yakınırken geldiğim son nokta.