Aslında mesele sosyoloji ile felsefe arasındaki fark. Felsefeciler vurucu, etkileyici cümleler kurup, güzel benzetmeler bulabilirler ama bu örnekler tarihsel gerçeklere ya da günün realitesine hitap etmiyorsa sosyolog için bunun bir anlamı yoktur. Örneğin size bir örnek vereyim, mesela faşist filozof Heidegger eserlerinde bolca teknik kavramından bahseder, lakin onca teknik anlatısının hiçbir yerinde gerçek hayattan teknik kavramını üreten bir işçi göremezsiniz. Söylemler etkileyicidir ama gerçeklikten uzaktır. Stirner'da ise eleştirilebilecek çok fazla nokta görüyor Marx. Bir tanesinden bahsetmekle yetineceğim, mesela Stirner tarihi de insan yaşantısına benzetip çocukluk, ergenlik, olgunluk gibi dönemlere böler. Bu tarz bir bölme işlemi Stirner'a özgü değildir aynı sınıflandırma Hegel'de de vardır. Ancak Aristoteles ya da Platon gibi bir beyni, Mısır, Yunan ya da İnka gibi medeniyetleri çocukça saymak ne tarihsel gerçeklikle örtüşür ne de kimsenin böyle havadan bir genelleme yapma hakkı vardır Marx'a göre. Tercih elbette sizin ancak ben Marx'ın birçok eleştirisini yerinde buldum lakin üstesinden gelemediği bir iki problem de gördüm.