Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yusuf

Yusuf
@ysfcglrr
Bibliyoman
Ön lisans
110 okur puanı
Ekim 2022 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
Ey, Oğul! Gençsin. Uslanmış ömrün 21.yüzyılın ilk çeyreğine denk geldi. Aklını formatlayan, zamanın hakim doğruları. Sen sen ol, alâkalı delillerin bütününe vakıf olmadığında, aklının çıkarımlarına güvenme. Her daim gerekli, velâkin yeterli değildir akıl. Ey, Oğul! Herşeyi anlamaya kalkan, öfkeden ölmeyi göze alır derler. Bilesin ki, akılla
Reklam
Miskle bilgi birbirine benzer Bunları tutup gizlemek olmaz Miski gizlesen kokusundan belli olur Bilgiyi gizlesen dilin ayarından belli olur
Dileğim söz söylemek ey bilge Benden sonra geleceklere Anlayış karşı çıktı, dedi ki Sözün yanlışsa sana zarar verir Halkın dili kötüdür, seni çekiştirir Kişinin huyu kıskançtır, etini yer Bakınca gördüğümde azaldı yük Kendime dedim, söyle, içini dök Neden dersen eğer açayım sana Ey yiğit, sen sözümü dinle Yanılmaktan gelir bu insan adı* Yanılgı insan için yaratıldı Yanılmamış kişi kim, söyle bana Yanılmış binlerce sayayım sana Bilgili azdır, bilgisiz çok Anlayış az, anlayışsız çok Bilgisiz bilgiliye düşmandır Bilgisiz bilgiliyle savaşır Kişiden kişiye çok fark var bilirim Bu fark bilgiden gelir bunu söylerim Bu sözümü bilgiliye söyledim Bilgisizin dilini ben bilemedim Bilgisize sözüm yok benim Ey bilge, hizmetindeyim senin Sakınarak söyledim sana sözümü Sundum sana işte kendi özrümü

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dil aslan gibidir, eşikte yatar Dikkat etmezsen eğer başını yer
Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın; Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!
Reklam
Fikrin ne fahişesi oldum, ne zamparası! Bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası?
Suratımda her suç bir ayrı imza, Benmişim kendime en büyük ceza! Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme! Acı, hapsettiğin sefil gölgeme!
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Başını bir gayeye satmış bir kahraman gibi, Etinle, kemiğinle, sokakların malısın!
Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!..
Reklam
Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya, Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!
Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya! Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
Ne yaldızlı hükümdar anıtları, ne mermer Ömür süremez benim güçlü şiirim kadar; Seni pasaklı Zaman pis bir mezara gömer. Ama satırlarımda güzelliğin ışıldar Savaşlar tepetaklak devirir heykelleri Çökertir boğuşanlar yapı demez sur demez, Ama Mars’ın kılıcı, cengin ateş selleri Şiirimde yaşayan anını yok edemez. Ölüme ve her şeyi unutturan düşmana Karşı koyacaksın sen; yeryüzünü mahşere Yaklaştıran çağların gözünde bile sana Bir yer var övgüm seni çıkarttıkça göklere Dirilip kalkıncaya kadar mahşer gününde Yaşarsın şiirimde sevenlerin gönlünde
Var olmak mı, olmamak mı, budur işte sorun: Aklın katlanması mı daha soylu bir davranıştır Vicdansız kaderin attığı taşlara ve oklara, Yoksa dertler deryasına karşı silahâ sarılıp Direnerek yok etmek mi hepsini? Ölmek, uyumak; Ötesi yok; hem, uyuduk da son verdik diyebilmek Yürekteki sızıya ve bedene doğadan miras Kalan binbir sancıya. Bu son
Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpare, geniş bir anın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüya rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil, Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil. Başım sükutu öğüten Uçsuz bucaksız değirmen; İçim muradına ermiş Abasız, postsuz bir derviş. Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim, Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim.
1.400 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.