Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Edirne'de Yunan mezalimi
Büyük devletler "arabuluculuk" masalı ile başlıyorlar, aslında büyük lokmadır istedikleri. Bâb-ı Âli şaşkın, Bâb-ı Âli acz içinde! Balkan müttefiklerinin ise dünkü efendilerinin çocuklarına ettikleri işkence korkunç: köyleri yakıyorlar, tazelere, dullara, yetmişlik ihtiyarlara tecavüz ediyorlar. Ölenlerden alamayıp hırslarını, cesetleri doğruyorlar. Sonra da et parçaları üstünde hora tepiniyorlar...
Hafız Mahmut'un Vaazı Önce hafif hafif âyet ve hadisten bahsederek, ulu'l-emre itaat faslından başladı. Yani bununla demek istiyordu ki 'burada bir işgal devleti var, bunun emir ve yasalarına itaat etmek bizim şu kitabımızda yazar'. Elindeki kitap mıdır, defter midir, onu halka gösterdi. İkinci ana hatta şöyle başladı ve
Reklam
patlamış mısır kokusu burnumda
Bu Fırkanın bazı çapulcuları o kadar vatanperverdiler ki 14-15 Temmuz 1337 (1921)'de Yunan ordularının Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar cephelerinde Milli Kuvvet ordularına karşı giriştiği taarruzda, Yunan ordularının muvaffakiyet haberi Adana'ya geldiği zaman kiliselerde, sokaklarda şenlik yapan, hatta at arabalarının hayvanlarının kulaklarına kadar Ermeni bayrağı takarak şehirde nümayiş düzenleyen Ermenilerden sonra -bizim Fırkacı efendiler olarak- Kemalistlerin tamamen dağılmaları, mahv ü perişan olmaları maksadıyla Şıhoğlu Camiinde Bekir Hoca'nın riyasetinde Mevlid-i Şerif okutturdular. Bu Mevlid töreninde bir an önce Mustafa Kemal ve arkadaşlarının da derdest edilerek Atina'da mahkeme edilip asılması için dua ettiklerini söylersem, hiç şaşırmayınız.
İşgal valisi Brémond daha önce askeri birlikler kumandanı Dufieux (1873-1959)'ya telefon etmiş, bu iki yetkili, Beyrut'ta karargahı bulunan General Gouraud (1867-1946) ile muhabere ediyorlardı. Şimdilik dünya siyasi vaziyetinin ne olacağı meçhuldü. Bilhassa İngiltere Ålem-i İslâm'a hoş gözükmek için Şerifin çocuklarına Arabistan'ı parça parça taksim ederken, diğer taraftan Ankara'da kurulmuş bir Türk Millet Meclisi ve ordusu varken, Yunan ordularının Anadolu'yu istilâya kuvvetleri kâfi gelmez görünürken iki baldırı çıplak çocuk hükmündeki Ermeni hatırı için koca Fransa'nın büyük menfaatlerini ayak altına alacak kadar akılsız olmayan Paris Hükümeti, yapılan telsiz muhaberatı ile General Gouraud'ya bu işin önlenmesini zorla da olsa emretmiş olsa gerek ki Gouraud, Brémond ve Dufieux'ya verdiği emirle, "Her neye mal olursa olsun, şimdilik böyle bir devletin kuruluşu zamansız ve mevsimsizdir. Dünya siyasetinin kritik bir durumda bulunduğunu, bunun önlenmesini, hatta işe müsamaha edenler hakkında takibat yapılmasının Paris'ten aldığı emir iktizasından olduğunu" kati bir lisanla tebliğ etti.
216 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Vurun Kahpeye!!!
Cepheden cepheye koşmuş ve şehit olmuş bir Türk subayı ile veremli bir İstanbul kadınının çocuğu olan muallim Aliye'nin Kurtuluş savaşı dönemindeki hikayesi anlatılıyor. Hikaye Muallim olan Aliyenin ismi verilmeyen ve Yunan işgalindeki bir şehre öğretmen atanması ile başlıyor. Aliye'nin karşısında yine her zaman softa, dini kendi
Vurun Kahpeye
Vurun KahpeyeHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 201910,5bin okunma
Türk milletinin büyük ve derin ıstırabını tamamıyla tanımış olanlar ne kadar azdır!
Reklam
Ne yangın, ne facia, ne zarar ve ziyan ne de işkencenin onca manası vardı. Hayatta bir tek mühim şey vardı: Öldüğü zaman cesedinin düşman bandırası altında kalmaması!
Irkına, vatanına, tarihine ihanet etmiş olan efrad ve akvamın hiçbirini unutma. UNUTMA VE AFFETME!
Tecavüze uğrayan kadınlar arasındaki bir kadının birkaç yerinde yarası olduğu gibi gözleri de yarı kör bir duruma gelmişti. Tahkik Heyeti bu genç kadını da dinledi: Ben yangın başladığı vakit Çamoğlu Yusuf'un evinde oturuyordum. Üzerime bir Yunanlı atladı, herifi ittim. Beni dövmeye başladı. Yüzümde ve ellerimdeki yaraları o herif yaptı. Kandan bayılmıştım; ayıldığımda her yerim kan içinde ve ışığa bakamıyordum. Sonra evime gitmeye çalıştım. Sokakta yine o halde beni beş Yunanlı yakaladı ve sürüklediler. Çok ağladım, yalvardım fayda etmedi. Elcik köyünün yıkılması anında erkeklerin bir kısmı köyün mezarlığına kaçarken, kadınlar da tekke binasında toplanmıştır. Fakat kadınlar bu kutsal çatı altında da Yunanlıların tecavüzüne uğramışlardır. Kabak köyünde isimleri açıklanmayan iki bakire kız ve bir kadına köylülerin karşısında tecavüz edilmiştir. Bütün köy halkı bu olaya tanık olmuştur. Okçu köyünde isimleri açıklanmayan 20 kadın ve 10 bakire kıza sokak aralarında ve bahçe kenarlarında yapılan tecavüz, dayak ve işkence sonunda kadın ve kızların feryadını işiten köylü ağlamaktan başka bir şey yapamamıştır.
Sayfa 262
Yunan süvarileri bu köyde kafileler halinde kadınlara tecavüzde bulunmuşlar ve kimini bayırlara, kimini tarlalara sürüklemişlerdir. 14 Eylül akşamı guruba doğru bu köye 3-4 bin kadar tahmin edilen bir Yunan tümeni girmiş ve namusa tecavüz aynı anda başlamıştır. İsimleri tutanaklarda bulunan yedi genç kız onar kişilik kafileler tarafından ayrı ayrı Kavaklık ve Efeklik ismindeki kırlara götürülmüş ve oralarda bir süre tecavüze maruz kalmışlardır. Bu arada bir şahsın 12 yaşındaki kızı da Yunan askerlerinin tecavüzüne uğramıştır. Kör Oğlu'nun eşine de alevler içinde yanan evinin önünde tecavüz etmişlerdir. Bir çavuşun cesedinin önünde sekiz aylık hamile olan kadının üzerinden bir sürü Yunanlı asker geçmiştir. Yunanlıların bu şekilde teşkilatlanmasından da anlaşılıyor ki, daha Anadolu topraklarına adım atmadan burada yapılacak zulüm, vahşet ve soykırım girişimlerini çok evvelden planlamışlar ve bu gaye ile Anadolu Türk topraklarına ayak basmışlardı.
Sayfa 260
Reklam
Ertuğrul Gazi'nin türbesi üzerindeki sanduka kırılmak suretiyle kaldırılmış, mezarı kazılmış ve üzerinde asıllı duran büyük avize kırılmış ve dökülen kristallerden mezarı üzerine haç işareti yapılmış ve Kuran-ı Kerimler yırtılarak ayaklar altında çiğnenmiş, özetle türbe içerisine çeşitli pislikler dökülmüş ve bu olayı yazmamak ve Yunan vahşetine lanetler yağdırmamak mümkün değildir. Türbenin etrafında bulunan binalar tamamen yakılmış olmakla beraber Ertuğrul Gazi'nin muhterem eşlerinin kabri üzerindeki demir parmaklıklar tahrip edilerek kabir kazılmış ve birçok yerlerine put işaretleri konulmuş, Osman Gazi'nin vefat ettiği yeri gösterir abide yıkılmış ve etrafına kalemin yazamayacağı çeşitli pislikler dökülmüştür.
Sayfa 194
Ege'nin Gediz ve kuzeyi bölgesinde yer alan şehir, kasaba ve köylerinde işlenmiş olan Yunan zulüm, işkence ve vahşetini o tarihte çıkmakta olan "Hakimiyeti Milliye (Ulus) gazetesinin sütunlarında izleyelim. Gazete, Turgutlu, Alaşehir, Salihli, Menemen, Manisa ve köylerinde işlenen cinayet, vahşet ve tecavüzleri "13 yaşında bir kızcağızımıza yüz Yunan vahşisi tecavüz ve zavallı yavrucak inleyerek ölmüştür. Bir kadının memesi oyularak barut doldurulmuş ve ateşlenmiştir." başlığı altında vermektedir.
Sayfa 248
144 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
İşgal yıllarında orada yaşanılan olayları gözlemleyerek akıcı bir yorumla hikayelendirilmiş ve hakikati ile yunanlı ermeni ve rumların hatta çerkez çetelerin yaptıkları zulm asla unutulmamalı okunmasını tavsiye ederim zira bizim bizden başka dostumuz olmadığı aşikar bu memlketin havasını soluyan ekmeğimizi bölğştüğümüz insanların bir gün bizleri nasıl kendi dindaşları tarafından öldürülmemize istekli olmalarını ve hiç bir zaman bize dost bu ülkeye karşı samimi olmadıklarını biliyorduk ve bu kitap ta bunu bir kez daha anlamış oldum… Yayıncı ve yazarlara teşekkür ederim
İzmir’den Bursa’ya Yunan Mezalimi
İzmir’den Bursa’ya Yunan MezalimiKolektif · Pozitif Yayınları · 202227 okunma
Bati Anadolu'da Yunan isgalinden kurtulan topraklarimizda cereyan etmis olan emsalsiz mezalmin ilk amili Yunan ordusu ve bundan dolay ilk sorumlusu Yunan hükümetidir. Anadolu' da bulunan yerli Rumarla Ermeniler ve bunlarin teskil etmis oldukları muhtelif çeteler Yunan hükümeti ve ordusunun himayesine ve onlar tarafindan hazirlanan vasitalara dayanarak tahribat yapmişlardir.
Sayfa 115Kitabı okudu
398 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.