ÇOCUKLARIMIZI KİM EĞİTİYOR???
1980 öncesine gidiyorum. Ortaokul öğrencisiyim. Babam bizim evimize de televizyon aldı. Sadece TRT var ve yayınlar siyah beyaz. Günün birinde Charlie Chaplin’i keşfettik. Filmin başından sonuna katıla katıla kahkaha atarak izledik dört kardeş. Bir hafta sonu yine Charlie Chaplin filmi vardı ve saatinin gelmesini
Bu yaşadıklarınızı her anne baba yaşıyor...dönem öyle bir dönem çünkü...Çocuk büyümüşte küçülmüş gibi.
Ama tek suçlu televizyon değil; yayıncı değil.
Aile,çevre, sosyal medya,.. hepsi biraz suçlu.
Tatminsizlik göklere çıkarılıp emek ,çalışma, yerlere serilince,üstelik bu bir de iktidar eli ile sürekli ve sistemli yapılınca sonu yine sarmala dönen bir dolap beygiri.....
Osman adlı romanlarından oluşan üçlemenin nasıl okunacağını anlattım ve sırasıyla kitaplara ilişkin inceleme videolarına yer verdim.
Kitapla kalın ve asla kitapsız olmayın. 😊
Mahir bey merhaba
Ben sizi bu sitede takip etmeye başlamış sonra youtube kanalınızda takibe devam kararı almıştım. Şimdi her iki sayfada da sizi elinden geldiğince takip ediyorum. Sizden bir ricam olacak;
İtalo Calvino'nun Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu isimli kitabını okuduysanız yorumlanabilir misiniz? ...
Bayburt Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalında Doktor Öğretim Üyesi olarak göreve başladım. 😊
Mahir olmamda emeği bulunan herkese ve her şeye şükranla...
Siz kitapsever dostlarımla bu güzel haberi paylaşmak istedim. 😊
Onu son görüşümün üstünden böyle hayli zaman geçmişti..Ben de onu ilk kez mahalleden çocuklar ile yazları yüzmeye gittiğimiz şehir kanalında görmüştüm.Böyle gazete kağıtlarından yaptığım gemileri kanalın sularında yüzdürürken arkamdan gelen sese irkildim böyle bi an. “Beni birazcık sever misiniz?” dedi. Yüzüne baktım “severim.” dedim. “Size sarılabilir miyim?” dedi. “Evet” dedim. Böyle iki kolunu boynuma doladı. Ayakkabılarını çoraplarını çıkardım o an kanalın soğuk sularına ayaklarını soktum. Böyle sırtıma ılık nefesi değdi onun. Böyle uzun, sıcak böyle bir o kadar derindi yani. Böyle nefesi tenimi titretirken iki göğsünün böyle sertleşmiş uçlarınıda göğsüme bastırıyordu. Göğüslerinden akan o ılık sütü içtikçe erkekliğime uzanan o derin böyle o uzun yol yeni açmış bir bahar dalı gibi duruyordu karşımda. Ayaklarımın altındaki suların fokurdadığını hissediyordum o an. Kağıttan gemilerim böyle birer birer kanalın sularına gömülüyordu. O an böyle sırtından akan terine bulanırken güneşin önüne geçen bulutlardan yağmurlar dökülüyordu üstümüze. Böyle büyüyor, yeşeriyor, yeni açmış bir erik dalına dönüşü veriyordum o an. Böyle nasıl olduysa bir anda "Seni seviyorum.” dedim. “Yanarsın.” dedi bana. “Yanayım.” dedim. “Seni ilk kez görüyorum buralarda.” dedim. Böyle “Evet.” dedi. “Beni sen yarattın.” dedi. "Beni sen büyüttün.” O an adını sordum. “Biricik.” dedi.
Gecenin bu saatinde bana biraz Yaşar Kemal,çokça Orhan Kemal'i anımsattığınız için teşekkür ederim. Umarım bir zaman sonra sizin de yazdıklarınızı kitap halinde alıp okuruz.Biraz eksiklik var ama....Bence yaratmaya devam..Cesaretiniz kırılmasın...