Her defasında gözlerimin içine baktığında duyduğum dayanılmaz üzüntünün aynısıyla doluyordum. Bu derdi ne bilmezlikten gelebilir, ne unutabilir, ne de saklayabilirdim. Bedenimin üzerinden esip geçen bir rüzgâr gibiydi,ne ağırlığı vardı,ne sınır çizgileri; kendimi onunla sarmalayamıyordum. Manzaralar gözlerimin önünden ağır ağır geçiyor, kulaklarım bana söylenenleri duymuyordu.