Ofiste kısa bir boşlukta okuduğum bu kitap aslında birazcık derinlere inmemi sağladı. Kitap 50 sayfa ama birer sayfa boşluk var, yani kahve içerken bile bitebilecek incelikte. Nilgün Marmara biliyorsunuz intihar ederek vefat etti. Metinleri kronolojik olarak sıralanmış ve yıllar ilerledikçe, intihar zamanına yaklaştıkça yazılarındaki hissizliği gördüm. Yaşama karşı, hayallerine karşı, sevdiğine karşı. Sanki boğuluyormus da nefes alamıyormus gibi, sanki tek başına da baska kimse yokmus gibi. Hevesi kırılmış belli. Kendimi, yaşamak için hiç sebebi kalmayan bir kadının, içini farklı konular üzerinden döktüğü biri gibi hissettim. Elimi uzatıp gitme demek istedim. Gitme, çözeriz:) Ama ben doğduğumda o çoktan gitmişti.. öyle işte:)Yarım saate sığdırılmış bir duygu paylaşımıydı ve gayet keyifliydi.