Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
SibeL
SibeL
@zybell
Hakikati Arayan öğrenci
Hiç
RuhuMavi
Okumak iptiladır
Nefes & Yaşam & Meditasyon Koçu
Lisans
308 okur puanı
Mayıs 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Siyah
Her hastalığın veya hastalıklı çatışmanın bir Siyah’ı vardır. Gerçek iyileşme ve özgürleşme, Siyah’la yüzleşmekten geçer.
Siyah: “En karanlık yanınım senin!
Her türlü bastırılmış düşünce, duygu, arzular, istekler.. hepsi bende ve ben senin içindeyim.
Topluma ve kendine ters düşen her şeyim ben.
Senin en büyük korkunum. Yargılandıkların, ötekileştirdiklerin, yok saydıklarınım ben senin.
Kendine bile itiraf edemediklerinim.
•
Ben senin en Siyah, en karanlık, içinde umudun zerresini barındırmayan parçanım.
Beni inkar ettiğinde, görmezden geldiğinde, bastırdığında, gizlediğinde, sakladığında güçlenirim.
En büyük dostum da, en ezeli düşmanım da SENSİN!
Bana ne kadar Işık tutarsan, ne kadar cüret edersen içimde kaybolmaya, ne kadar kabul gününde “hoş geldin” dersen, ne kadar sahiplenirsen, ben o kadar güçsüzleşir, kaybolurum.
Ben Siyah! En aziz dostun…
Yüzleşmenin kitabı Siyah..
Işıkla aydınlatmamız gereken karanlığımız, kuytu köşelerimiz…
Diyor ki Sevgili @pınargogulan; “Siyahın beyaz olsun, nefretin sevgi, sevgin AŞK OLSUN…”
Teşekkürler ışık tuttuğunuz yoluma Lacivert ile başlayıp Mor ile devam eden Siyah’la son buldu mu hayır sırada Kırmızı var…
“Çünkü iyileşmek ya da şifalanmak için önce kendimiz olmamız gerekir. Artık biliyoruz ki çoğu hastalık, bizler kendimiz değilken, merkezden çıktığımız zamanlardaki dramatik anlarda programlanmaktadır.” diyor Gilbert Renaud.
•
*Neye inanırsan o olur! Seni nasıl kodladılarsa, beynini nasıl formatladılarsa, sana öyle hizmet eder.
* Soru varsa,
Neye yönelirsen, ona dönüşürsün.
Hata yapmaktan korkarsan yaparsın o hatayı.
Olmayana değil, olana ver odağını. Olanı onurlandır. O zaman nehrin suyu ile temizlenir, nehir boyunca akabilir ve nehrin suyunu başka pınarlara da taşıyabilirsin.
Onlar da girer, içinde yüzerler. Senin dersin bu hayatta tam da bu.
Suyu, ışığı, yaşamı başkalarını da
Okur Takip Önerileri
Hikayelerden çok daha fazlası…
7 adet ayrı ayrı paketlenmiş hediye paketi… ( bu hediye paketleri kitabın sonunda neye dönüştü en son yazacağım:) )
İçi sürprizlerle dolu bir kitap, okurken bir anda kendinizi bir kodla bir müziği dinlerken buluyorsunuz mesela
İkinci el kelimeler ise öykülerin içine harika bir tasarım ile yerleştirilmiş ve ayrı bir lezzet katmış.
Her hikayede mekan olarak, kahraman olarak, yaşanan duygular olarak hepsiyle aynı zamanda, aynı yerde bende yaşadım olayların akışını.. bazen beni benden aldı, bazen sorgulattı, bazen düşündürdü..
Ve eğer Çanakkale’yi ziyaret etmeyen varsa bu kitabı okuduktan sonra kitapta memleketimi yaşayıp sonrasında yolu mutlaka düşecektir diye düşünüyorum.
Çünkü ben dün kitabı bitirip o yolları gezerken daha bir başka geçtim memleketin sokaklarından… “Dur Yolcu” ya başka baktım mesela…
Ve gelelim sona o 7 adet hediye paketi kitap biterken tek bir adet kocaman bir paket olarak elime verildi. Daha fazla spoi vermeden;
Bir hikaye kitabından çok daha fazlası olduğuna emin olabilirsiniz.
Ve bazı kitaplar bitse de tadı sizde kalır.
İşte “Hediye” de böyle.
“Eyvallah” Sevgili Yusuf Acar..
Fikrine, kalemine, kalbine sağlık sen yaz biz de okuyalım.
Spoiler içerir
.
Bu ara her güne bir öykü okuyorum. O. Henry Amerikan Edebiyatının klasik yazarları arasında ve “Son Yaprak” en seçkin öykülerinden oluşan kitap.
Kitapta 15 adet öykü mevcut ve hepsi birbirinden güzel.
Kitapların hayatımızdaki yeri hep olsun, çok olsun.
Güzel günlere..
️
.
“Bir insan ne istediğini biliyorsa ve istediği bu şeyi elde edebiliyorsa,
kırk milyon doları olan bir adamdan ne farkı var?”
.
“Hayat hıçkırıklar, burun çekmeler ve gülümsemelerden ibarettir."
.
“Çünkü son yaprağın düşüşünü görmek istiyorum. Beklemekten usandım. Düşünmekten usandım. Beni hayata bağlayan bütün bağları koparmak, tıpkı o zavallı yorgun yapraklardan biri gibi aşağılara doğru süzülmek, süzülmek istiyorum.”
İlk kez 1895’ te yayımlanan,
Zamanda yolculuğun ilk ve en önemli tavsiri olan bir şaheserdir “Zaman Makinesi”
Yıl 802.701, dünyanın bütün dertlerinin sona erdiğini, güzelliğin, refahın ve barışın hakim olduğunu düşünen bir zaman yolcusu acaba nasıl bir dünya ile karşılaşmıştı.
Hepsi bu güzel kitapta, yayınlandığı yılı düşününce oldukça ilginç tespitler.
“İnsan hayatı,” der Wells, “evrenin akışı içindeki bir girdap gibi, yanıltıcı bir şekilde sakindir; bilimse insanın karanlığa yaktığı bir kibrittir ve kibritin ateşi karanlığın sandığımızdan daha da karanlık olduğunu gösterir.”
Kitaplarla kaldığımız güzel zamanlar daim olsun.
️
.
İngiltere’den Nepal’e uzanan kadim bir uygarlık ve mistik kültürle buluşan David Manners’in gerçek dönüşüm yolculuğu ile veda vakti.
Himalaya Şamanı ile yaşama dair öğretiler dikkat çekici, etkileyici, öğreticiydi, altını çize çize okudum.
Kitabın finali şu cümlelerle bitiyor;
.
“Senden istediğim tek şey; düşüncelerinde, sözlerinde ve hareketlerinde her zaman sevecen, insancıl olman. Düşündüğün her şeyin , söylediğin her sözün, yaptığın her hareketin yaratacağı farkı asla hafife alma; hem kendine, hem başkalarına. Daima merak et; nerede olursan, kiminle olursan bilgelik ara. Önce kendi iç dünyanda denge kur, içsel barışını sağla. Doyasıya sev; dolu dolu yaşa, hep sevinç be neşeyle sanki hiç zaman, korku yokmuş gibi. Her gününü ömrünün hem ilk günü hem son günüymüş gibi yaşa.”
.
“Ama her şeyden önemlisi, daima mutlu olmayı seç.”
.
Okudukça büyür, okudukça güzelleşir insan.
#okudumbitti
.
“Doktor iğne yaparken bile fazla kasmayın kendinizi diyor. Neden? Çünkü kendini kasarsan iğne vücutta rahatça kılcal damarlara ulaşamaz.”
.
Ve ekliyor Cem Özüak; “kendini serbest bırakmadığın zaman akamazsın. Akış ancak rahat ortamda gerçekleşir.”
.
Su gibi aktı gitti okurken, akarken yeni farkındalıklarda getirdi mi
“İnsanların sorunu yüreklerinde sihirli bir mutfak taşıdıklarını bilmemeleri. Bütün bu acının nedeni yüreklerimizi uzun zaman önce kapatıp oracıktaki sevgiyi duyumsayamaz olmamız.” diyor Ruiz.
“Ustaca Sevmek” ustalıkların en büyüğü, en yücesi üzerine yazılmış ustaca bir kitap.
Kendimizle, birbirimizle, yaşamla ilişkilerimiz üzerine, sevgi mi yoksa bencillik mi, korku mu yoksa koşulsuz sevgi mi yaşıyoruz.
İşe en önce içimizdeki (Ruiz buna üstad diyor) hazinenin farkına varıp, o sihirli mutfağı keşfedip kendimizi ustaca sevmekten başlamalıyız.
Diğerleri peşi sıra gelecektir çünkü.
Yine yeniden farkındalık ile dolu bir kitabın daha sonu. Ben Don Miguel kitaplarını okumayı çok seven biri olarak naçizane tavsiye ediyorum.
Ve kitabın son bölümünde olan dua ile kitap biterken içimi bir huzur kapladı.
Teşekkürler Ruiz, bizimle paylaştığın bilgiler için.
Bu andan başlayarak her bir eylemimiz, tepkimiz, düşünce ve duygumuz sevgiye dayansın. Öz sevgimizi yaşamımızın bütün düşünü korku ve dramdan sevgi ve sevince dönüşene dek çoğaltmamıza yardım et Yaradan.
Kendimizi yargılamaksızın sevelim. Zihinlerimizi duygusal zehir ve kendini yargılamadan arındır, mutlak bir barış ve sevgi içinde yaşayabilelim.
İnançlarımız, bilinçaltımız, zihnimiz ve yaşama bakış açımızla ilgili farkındalık kazandıracak, temel hastalıkların zihinsel ve duygusal olarak sebeplerini görmemizi sağlayan bir kitapla geldim bu defa.
.
•Tüm deneyimlerimize yüklediğimiz anlamlar ve bu anlamlar neticesinde oluşan duygularımızdır bizi güçlü, başarılı ve mutlu insan yapan ya da tam tersi bizi hasta ve mutsuz eden.
.
•En dışta görünen, fiziksel bir hastalığın nedeni içte aranmalıdır. Ya duygusal, ya zihinsel, ya ruhsal boyuttadır çözüm. Veya hepsi birden.
.
•Yargılamak, koşullanmak, olumsuz bakış açıları, korku, öfke gibi duygusal süreçler temel hastalık nedenleri olup, fiziksel bedende hastalık yaratırlar.
.
•Fiziksel bedenimizde meydana gelen tüm hastalıklar duygusal boyutta bir şeylerin yolunda olmadığı yolunda bize haberci görevi üstlenerek ortaya çıkarlar.
.
•Nerede ve hangi koşulda olursak olalım sevgiyle ele alınan her durum bize hem içsel hem çevresel barışı getirecektir. Sevgi ve barışın olduğu bir ortam düşünün, burada hangi olumsuz düşünce veya enerji güç bulabilir?
Ve unutmayalım ki sevginin olduğu yerde korku barınamaz.
Kitaplarla kaldığımız güzel zamanlara.
Okudukça büyümenin güzelliği ile;
#okudumbitti
.
“ Matematik, Tanrının evreni yazmak için kullandığı alfabedir.”
Galileo (1564-1642)
.
Sayılar; her gün defalarca gördüğümüz, yazdığımız, telafuz ettiğimiz, uğurlusu, uğursuzu, evimizin kapı numarası, doğum tarihimiz, telefon numaramız... sayılar her an bizimle.
Peki ya sayılarında nasıl oluyorda öteden beri özel nitelikleri olduğuna inanılıyor?
Sayılarda semboller gibi belli bilgi ve titreşim taşırlar diyor Petra Neumayer.
Sadece rakamsal değerlere indirgenemeyecek başka özellikleri ve niteliklerinin var olduğunu,
Sayı biliminin sadece matematikle değil sayıların yaşamı açıklayan ve yorumlayan değeriyle uğraştığını,
Ve bu bilimin kökeninin M.Ö. 5000 yılına Maya Uygarlığına kadar uzanan insanlığın en eski okült bilimlerinden olduğunu,
Ve sayıların şifalı dünyasına bu kitapla adım atmış oldum.
Okyanusa giden yollarda bu defa sayılar vardı yolculukta;
Kitaplarla kaldığımız güzel zamanlara.
.
"Önce ruhunu iyileştir, zihnin ve vücudun iyileşmesi ardından gelir."
Zhi Gang Sha (1956- )
.
#okudumbitti
.
Dünyaya Bir Mektup
Sevgili Dünya;
Attığım her adımda senin üzerinde yürüdüğümü görebilmek için kendimi eğiteceğim. Ayaklarımı her basışımda seninle ve tüm mucizelerinle bağlantı kurmak için bir fırsatım olacak. Her adımımla birlikte senin sadece ayaklarımın altında değil, içimde de olduğunun farkına
Kalbimiz soğuk, kalbimiz buz tutmuş, mutsuzuz, huzursuzuz.
Doğa ile bağımız kopuk, doğanın bize sunduklarını farketmiyoruz üstüne birde ona her türlü zararı veriyorken mutlu ve huzurlu olmak ne derece mümkün?
Dua etmenin ve doğa ile bağlantıda olmamız gerektiğinin üzerinde durmuş yazar ve kitap bu anlamda bol farkındalıklı.
Şamanların doğa ve ruh ile olan bağlantıları, tüm canlılar ile olan bağın önemi oldukça iyi işlenen kitaptan kulağımda Angaangaq sesi hala;
“ Hayat kendi içinde bir ayinle kutlanmaya değer bir merasimdir.”
Güzel ve farkındalıklı yolculuğun sonunda;
Sağlıklı, sıhhatli, kitaplı günler bizimle olsun.
Ve dilerim kalplerde ki buzlar erir çünkü başka türlüsü mümkün değil dünya için.
“Kalbinizi açabilin; güçlü, dik durarak, sevgi dolu hayatı güzellik ve bilgelik içinde yükselerek yaşayın.”
Bir Paulo Coelho klasiği, kitaplarını okuyanlar bilir bir tat bırakır okurken, okuduktan sonrada o tat kalır belleğinizde Coelho kitaplarında. Bende hep böyle olmuştur.
“Hac” yazarın ilk kitabı ve manevi olarak derinliği fazla. Coelho’nun 1986 yılında çıktığı hac yolculuğunda yaşadığı deneyimleri ve kendi iç yolculuğundan oluşuyor. Ustası Petrus ile konuşmaları beni etkileyen kısım oldu. Yol boyunca yaptığı meditasyon içerikleri ise detayları içinde barındıran kısım. Ve bir şey daha var ki kitapta Carlos Cataneda ve Don Juan ile karşılaşmak ayrı bir güzellik oldu satırlarda.
Bu yolculuk yıllar sonra Simyacı’nın yazılmasına vesile olmuş ve “Hac’ı” okuduktan sonra “Simyacı” nın nasıl bir manevi, felsefi ve mistik derinlikte yazıldğını şimdi daha iyi anladım.
Nisan ayını güzel bir kitapla kapatmanın huzuru ile;
Kitaplarla kaldığımız güzel zamanlara diyorum.
......
Aramanın hazzına,
Çok önemli bir şey besliyorsun ;
Hayallerini...
Hayatımız da bir çok kez hayallerimizin paramparça olduğuna, tanık oluruz,
Ama hayal kurmayı bırakmamamız gerekir.
Bırakırsak, Ruhumuz Ölür...
“Konuşuyorsak sözcükleri iyi anlamak, düşünüyorsak kavramları iyi bilmek, yaşıyorsak duyguları iyi tanımak zorundayız. Çünkü kelimeleri anlar, kavramları bilir, duyguları ise tanırız.
O halde sözcükleri anlamadıkça dile, kavramları bilmedikçe düşünceye, duyguları tanımadıkça kendimize dair, kısacası anlamadan, bilmeden, tanımadan hazret-i insana dair sağlıklı bir tasavvurun sahibi olamayız.” Diyor Dücane Cündioğlu.
Dücane Cündioğlu; dilbilim, düşüncebilim ve felsefe, tarih dersleri verdiği için dili güzel kullanmış bana göre.
Hz. İnsan benim ilk olarak 2016 yılında okuduğum, açık söylemem gerekirse eski kelimelerden dolayı da okurken biraz zorlandığım kitaptı.
Bu defa okurken keyif aldım. Kitap beni içine alıverdi, sohbet havasında bazen kelimelerin kökeninden bazen insanın mertebelerinden çokça tevazudan sohbet ettik.
İlk defa okuyacaklar için naçizane tavsiyem yabancı kelimelerden dolayı biz sözlük yanı başınızda olmalı.
Okyanusa açılan pencerem bu defa “Hz. İnsan” vardı. Peki ya sizin pencereniz nereye açılıyor.
Kitapla kaldığımız, güzel zamanlara.
Tevazu göstermek, aşağıya inmek, aşağıdaymış gibi görünmek, yapmacık aşağılık gösterilerinde bulunmak demek değildir. Tevazu Varlık'ın ihtişamı içinde HİÇ olduğunu bilmek, bu biliş sayesinde ''hiç'' görünmektir.
Hiçbir bitki bitkileşmez, hiçbir hayvan hayvanlaşmaz; lakin insan insanlaşır; zira ancak insan, kendi mertebesine ait yetileri ve yetenekleri gerçekleştirdikçe, gelişirdikçe insan olur.
