Belleğimiz bize söyler? Onu işitmekten ziyade bizi dönüştürdüğü biçim hakkında bir şeyler söyleyebiliriz belki. Belleğimizin bize kattığı ve eksilttiği şeyler… Sanırım edindiğimiz tecrübeler, sınandığımız süreçler ve yaşanılan irili ufaklı felaketler önce güven duygumuzu zedeliyor. Peki, kendimizi sadece ana rahminde mi gerçekten, tam olarak
“Bey takımı"ndan biri olabilecekken halktan biri olmayı becerebilmiş; Nobel Ödülü alabilecekken siyasetin girdaplarına yuvarlanmış; Kürt meselesinin çözümünü demokratik çerçevede aramaya inanırken ilerlemekten geri durmuş; "insan hakları, özgürlük" derken memleketin büyük trajedilerinden birinde önde gelen sorumlulardan olmuş; siyasal ikbalini
sürdürebilecekken vazgeçmeyi bilmiş biri... Erdal
İnönü’nün hayatının seyri "öyleyken böyle olmak"
arasinda salınıp duruyor sanki hep biraz...
Ahmet Karadağ , Dirlik Düzenlik Apartmanı’nda bir Türkiye panaroması sergiliyor.
Oluşturulan bütünlük ve kurgusal birlik nedeniyle bir yandan roman da denilebilir bu metne.
Aralarındaki ilişki, etkileşim ve çatışma, sokaktan geçen bozacı ve Selvi Boylum Az Yazmalım filmi ile hoş zincir ile bağlanmış her dairenin öyküsü.
Dilin sade güzelliği, karakterlerin gerçekliği büyük keyif verdi.
Dirlik & düzenlik ironisini merkeze almış gerçekçi bir metin.
O apartmanın bir dairesinde konaklayıp, kafamı her uzattığımda aşina olduğum bir komşuyu görür gibiydim okurken.