Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Allahın funny bi kulu

İnsanoğlu, bir nisbet dairesinde hürdür seçiminde. Hayvanlar zaruretlerin esiridirler. Meleklerse seçimin dışında ve çok yukarısındadır. Ama insanoğlunun karşısında daima iki yol belirir; durup seçmesi lâzımdır, ya felâket yolunu seçer, ya doğru yolu seçer, saadet yolunu seçer. Bunda da kararlı olmalı. İnsanın konu hakında fikri olmalı ki, kararlı olarak bir yol seçsin. Bunun için, çok net fikri olması lazımdır.
Reklam
Bir toplumun, bir ülkenin veya bir milletin hayatına baktığımız zaman, onu, mutlaka, medeniyet perspektifinden görmeliyiz, sorgulamalıyız, değerlendirmeliyiz. Yoksa eksik kalır. Sadece, duygu açısından baksak, sanat açısından baksak veya sadece ekonomi, maddi durum açısından baksak, sadece kuvvet açısından baksak, sadece coğrafya açısından baksak, eksik olur. Düşünürlerin, daha çok, toplum hayatının sadece bir tarafının üzerinde durmaları, dediğimiz gibi, bize eksik bir tablo sunuyor. Ancak, hepsinden yararlanıp büyük tabloyu tamamlamak mümkündür.
Diyelim ki, insanların üç ideali vardır. Birincisi, doğruluk ideali. Bilim, bununla meşgul olur; hakikatı arar. İkincisi, iyilik ideali. Ahlâk bununla meşgul olur. Üçüncüsü, güzellik ideali. Sanat bununla meşgul olur. İşte bütün bu ideallerimizi gerçekleştirdiğimiz zaman, bir toplum olarak, ortaya, gerek gözle görülür, gerek gözle görülmez eserler koyduğumuz zaman, ona bakan biri, ilim gözüyle bakan biri, gerçek bir gözle bakan biri, bizim medeniyet dediğimizi görür, işte bu toplum medenî bir toplumdur veya değildir der. Demek ki, gerek bir insanın, gerek insanlardan meydana gelen toplumun tüm yönelişleri, her tarafa doğru yönelişi, yani ruhunun, aklının, duygularının ve hareketlerinin, iradesinin yöneldiği bütün yönler, medeniyetin kapsamına giriyor. İşte, bunun için, biz, onun üzerinde durmak zorundayız. Yani, bir toplum, bir medeniyet meydana getirebilmişse, artık o, kendisini bir nevi ebedileştirmiş demektir. Tarih boyunca, zaten ne kazanıyorsa bir toplum, eğer onu, bir medeniyet eseri olarak ortaya koymamışsa, medeniyet açısından zikre değer bir eser ortaya koyamazsa tarihe giremez. Tarih, onu görmez, ve unutulur gider.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Allahın funny bi kulu tekrar paylaştı.
1k - Hasbihal / Sohbet #6
Değerli kardeşlerimiz, Bu haftaki sohbetimiz: 28 Mayıs Salı akşamı 22:30 da başlayacaktır. Sohbet konusu: Elfazı Küfür Her hafta 1 sohbetimiz olacak olup günü sabit değildir. Gruptaki 5 arkadaşımızın müsaitliğine göre gün değişmekte olup bu gönderi üzerinde her hafta ilan edilecektir. ❗️Discord sunucumuza katıldığınızda mikrofon izinlerinizi rahatlıkla açabilirsiniz. Çünkü konuşmacılar hariç kimsenin ses veya görüntü açma yetkisi bulunmamaktadır. Discord sunucumuz : discord.gg/UmPV7pcjdm
KaraBeg
KaraBeg
Allahın funny bi kulu
Allahın funny bi kulu
Mert C.
Mert C.
Selîm Gök[h]an
Selîm Gök[h]an
Tâhir Ceyhun Yıldız
Tâhir Ceyhun Yıldız
Marks'ın teorisinin tersi doğrudur. Yani fikir ve ruh, temel, alt yapı; ekonomi, siyaset üst yapıdır. Yani biz maneviyatı alt yapı olarak görüyoruz. Halbuki, Marx ve onun yolundaki materyalistler, tarihî materyalizme inananlar, bunun tersini söylüyorlar: alt yapı, maddi yapıdır, ekonomik yapıdır, üst yapı fikirdir, ruhtur, sanattır diyorlar. Biz bunun tam tersine inanmışız. Ve nitekim bu böyledir. Eğer alt yapı, yani manevi yapı, ruh yapısı, kültürel yapı, bir ülkenin, bir milletin öz ruhunun yapısı bozuksa, onun artık ekonomisinin düzgün olması beklenemez.
Reklam
Sabredenleri müjdele!
"Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor." İbrâhim 14/42 El-Hak, Allah ‎ﷻ vaadini yerine getirecektir. Peki ya bizler vaadini yerine getiren Mü'min sınıfına dâhil olabilecek miyiz? İbrâhim'in ateşine su taşıyan karınca misali,
Zaten insanoğlu, gençken daha başkaldırıcı, otoritelere başkaldırıcı, isyancı olur, yaşlandıkça ise daha uzlaşıcı...
Bursa, bizim sitemizdi, İstanbul bizim sitemizdi. Bizim küçücük bir kasabamız dahi bir site karakterini haizdi. Ancak, bu site, bir roma sitesi, bir grek sitesi veya bir batı sitesi değildi. Bu, islâmın sitesiydi. Ancak, bizim, Tanzimat'tan bu yana aydınlarımız, mutlaka, batı gözüyle baktıkları için, siteyi o biçimde arıyorlar. Yani yunan ve roma sitesi biçiminde arıyorlar. Onu göremeyince bizde site yok diyorlar.
Ne yazık ki, ülkemizde, henüz, fikre fikirle karşılık verme, fikirlerin sükûnet ve karşılıklı hoşgörü içinde tartışılması geleneği oluşturulamadı. Fikrini kaba güçle kabul ettirme veya tartışılmış da kabul edilmiş gibi gösterme, yani hiç de hür bir ortamda tartışılmadığı halde, hileyle, bir emr-i vakiyle, milletçe benimsenmiş gibi uygulanması yolunda hemen harekete geçme davranışı, gürültüsü patırtısı, ortalığı toz dumana boğmakta.
Sadrurrahman (Bağman'dan) şöyle anlattı: Vaycel dağında susuz kaldık. Susuzluktan halsiz düştük. Yürümeye halimiz kalmadı. Oradaki çobanlardan nerede su bulabileceğimizi sorduk. "Bu dağda su yoktur." dediler. Çaresiz oturduk ve Allah'a dua etmeye başladık. Birde ne görelim, yakınımızdaki bir kayadan su akmaya başlamış. O sudan içerek kandık. O gün biz tam 45 mücahiddik.
Reklam
Arslan bana şöyle anlattı: Abdulcelil Salih bir ilim talebesiydi, muharebede üzerine bir uçaktan bomba atıldı ve şehid oldu. Cenaze namazından sonra (Hanefilerde şehidin cenaze namazı kılınır) ikindi üzeri babasının evine yollandı. Sabaha kadar orada kaldı. Mücahidler de yanındaydılar. Şehid gözünü açıyor ve tebessüm ediyordu. Mücahidler Arslan'ın yanına gelip bu durumu haber vererek, "Abdulcelil ölmedi." dediler. Arslan, "Hayır, o şehid oldu." dedi. Mücahidler, "Hayatta olmadığını iyice tesbit edip cenaze namazını yenilemeden onu gömmemiz caiz olmaz." dediler. Arslan, "Hayır, o dün şehid oldu. Bu hal ise şehidlerin kerametlerindendir." dedi.
24,5bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.