Gurur ve Gafletin Kötülenmesi

İmam Gazali

Gurur ve Gafletin Kötülenmesi Hakkında

Gurur ve Gafletin Kötülenmesi konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Gururun kaynağı Yüce Allah’ı ve sıfatlarını bilmemektir. Zira Allah`ı bilen bir insan, Allah`ın azabından emin olamaz. Boş hayallere kapılarak aldanamaz. Aksine Firavun, Haman, Karun ve yeryüzünün geçmiş diğer namlı krallarının durumunu tetkik eder, onların başından geçen olayları düşünür. Yüce Allah başlangıçta onlara nasıl nimet vermiş, sonra da gururlanmaları neticesi nasıl helak etmiştir? Nitekim Allah Teâlâ buyurmuştur: "Onlardan önce nice asırlar halkını helak ettik. Hiç onlardan birini hissedip görüyor musun? Yahut onların hafif bir sesini işitiyor musun?" (Meryem, 9) Mü`minlerin günahkarları "Allah kerimdir, biz onun affını ümid ederiz" diyerek aldanırlar ve buna güvenip amelleri ihmal ederler. Bunu güzelleştirmek, temenni ve aldanışlarına ümit ismini vermekle ve ümidin dinde güzel bir makam olduğunu zannetmekle meydana gelir. "Allah`ın nimeti geniş, rahmeti kapsayıcı, kerem ve lütfu umumidir" zannıyla derler ki: "Kullarının günahları Allah rahmetinin denizlerinde ne kıymet teşkil eder ki?" Bazen de ümitlerinin dayandığı nokta ecdadlarından sâlih kimseler olur. Hz. Ali`nin soyundan geldiğini iddia eden bazı alevilerin nesepleriyle gurura kapılıp takva hususunda ecdadlarının yaşayışlarına muhalif hareket etmeleri gibi... Ancak cedleri korku ve takvanın zirvesinde oldukları halde yine de Allah`tan korkarlardı. Halbuki bunlar fisk ve fücurun son haddine varmalarına rağmen yine kendilerini Allah`ın azabından emniyette hissediyorlar. Bu ise, Allah`a güvenerek aldanmanın en son noktasıdır. Şeytanın, Hz. Ali`nin soyundan gelenlere kıyası şudur: "Herhangi bir insanı seven kimse, onun çocuklarını da sever. Yüce Allah sizin cedlerinizi sevmiştir ve sizi de sever. Siz ibadet yapmaya muhtaç değilsiniz!" Aldanmış kişi, unutuyor ki, Nuh aleyhisselam oğlunu beraberinde gemiye almak istedi. Fakat oğlu bunu istemedi ve boğulanlardan oldu. İbrahim (a.s.) babası Azer için af talep etti, fakat bu talebi fayda vermedi. Yüce Allah ancak kendisine itaat edeni sever, isyan edene buğzeder. Babasının takvasıyla kurtulacağını sanan bir kimse, babasının yemesiyle doyacağını, içmesiyle kana- cağını, öğrenmesiyle alim olacağın sanan bir kimse gibidir.
Türler:
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 38 dk.Sayfa Sayısı: 128Yayınevi: Ravza Yayınları
ISBN: 9786258081831Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 45.7
Erkek% 54.3
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

İmam Gazali
İmam GazaliYazar · 302 kitap
Gazzâlî (Farsça: الغزّالی) (d. 1058, Tus - ö. 18 Aralık 1111, Tus), Büyük Selçuklu Devleti devrinin İslam âlimi, filozofu, mutasavvıfı ve müderrisi. Fars asıllı olduğu sanılan Gazzâlî'nin lakapları Hüccetü’l-İslâm ve Zeynüddîn'dir. Genel olarak Gazzâlî ve İmam-ı Gazzâlî isimleriyle tanınmaktadır. Gazzâlî Hicri 450 (Miladi 1058) yılında Horasan'ın Tus şehrinde doğmuştur. İlk öğrenimini Tus'ta Ahmed bin Muhammed er-Razikânî’den almış, daha sonra Cürcân şehrine giderek Ebû Nasr el-İsmailî’den eğitim görmüş daha sonra 28 yaşına kadar Nişabur Nizamiye Medresesi’nde öğrenim görmüş, itikadî düşünce olarak Ebü'l Hasan Eş'arî’den ve ameli görüş olarak ise Şafiî'den etkilenmiştir. Hocası İmam-ı Harameyn lakaplı Abdülmelik el-Cüveynî 1085 yılında ölünce Nişabur’dan Büyük Selçuklu Devleti’nin veziri Nizamülmülk’ün yanına gider. Nizamülmülk'ün huzurunda olan bir toplantıda verdiği cevaplarla diğer bilginlerden üstünlüğünü kanıtlayarak 1091 yılında Bağdat’taki Nizamiye Medresesi'nin baş müderrisliğine tayin edilir. Burada bilgisi ve edindiği öğrenci topluluğuyla kısa sürede ün ve saygınlık kazandı. Tasavvuf'a yöneldi ve Ebû Alî Farmedî'nin tesiriyle bu alanda yoğunlaştı. Bu ilgi ve hac arzusuyla medresedeki vazifesini bırakarak 1095 yılında Bağdat'tan ayrıldı ve Şam'a gitti. Şam da iki yıl kaldıktan sonra 1097 yılında hacca gitti. Hac sonrası Şam'a döndü ve buradan Bağdat yoluyla Tus'a geçti. Şam ve Tus'ta bulunduğu sürede uzlet yaşamı sürdü ve tasavvuf alanında ilerledi. Bağdat'tan ayrılışından on bir yıl sonra 1106 yılında Nizamülmülk’ün oğlu Fahrülmülk'ün ricası üzerine Nişabur Nizamiye Medresesinde tekrar eğitim vermeye başladı. Buradan kısa süre sonra Tus'a dönerek yaptırdığı tekkede müritleriyle birlikte sufi yaşamı sürdü. Gazzâlî 1111 (Hicri 505) yılında doğum yeri olan İran'ın Tus şehrinde öldü. Gazzâlî’nin yaşadığı dönemde İslam âleminde siyasî ve fikrî büyük bir karmaşa hakimdi. Bağdat’ta Abbasi halifelerinin gücü zayıflamasına karşın Büyük Selçuklu Devleti’nin sınırları genişliyor ve nüfuzu artıyordu. Melikşah’ın veziri Nizamülmülk savaş meydanlarında zaferler kazanıyor, ilim meclisleri denilen tartışma ortamlarını ve medreseleri açıyordu. Bu dönemde Mısır tahtında Şiî-Fâtımî hanedanı vardı. Avrupa’da ise Endülüs Emevi Devleti gerilemekte idi. İlk Haçlı Seferi de Gazzâlî döneminde yapılmış, Gazzâlî 40 yaşında iken Antakya haçlılarca kuşatılmış bir yıl sonra da Kudüs ele geçirilmiştir. Hasan Sabbah ve Ömer Hayyam da Gazzâlî ile aynı çağda yaşayan tanınmış kişilerdir. İslam âlemindeki bu karışıklığı fikrî bir çöküntü tamamlıyordu. Gazzâlî'nin öğrenme merakı onun çok sayıda dini ve fikrî akımları araştırmasına neden oldu. Yaşadığı dönemde hakikati bulmak isteyen insanların dört kısıma ayrıldığını ve her birinin hakikati kendi yolunda aradığını gördü. Bunlar; felsefeciler, kelâmcılar, sûfiler, bâtınîlerdi. Hepsinin görüşlerini inceleyerek; kelâm, felsefe ve Bâtınîlik yolunu kitaplarında ayrıntılarıyla tenkit etti ve sûfilerin yolu olan tasavvufa yönelerek hakikati bu yolda aradı.