Canım çok şey anlatmak istiyor ama gerçekten çok yorgunum. Beynim yorgun, bedenim yorgun, kalbim yorgun, duygularım yorgun, zihnim yorgun düşüncelerimi bile yorgun hayal kuramıyor. Biraz dinlenip anlatmak istiyorum ama anlaşılmaya mecalim yok.
Bende yorgun olmayan bir tek yorgunluğum kaldı...
Eskiden yağmuru ne çok severdim gecenin karanlığında dahi oturup dinler izlerdim.Şimdi her yağmur da yürekler ağızda.5 Şubat ta böyle yağıyordu..Deprem yaşamak ne zormuş.
13 Mayıs 2024-22.31
Saçlarına takılı kaldı aklımın sermayesi. Gamzelerine yuva kuruyor gönül kuşum. Hem söylesene insan yan yanayken bile özler mi? Yarın daha güzel olacak hissediyorum ya da istiyorum bilmem ki :)
20.13
Revâ mı içimde soluklanan kuşların kanatlarını kırmak? (N. Genç
20.04
"Ve gitmek, daima bir cevaptır bu dünyaya."
12 Mayıs 2024-22.52
Mavi beni unutma çiçeklerine döktüm de geldim içimi.
23.15
"Seninle gezmediğim bir sokak var içimde,
Seninle gitmediğim bir yolculuk var daha,
Seninle geçirmediğim günler var." Mohammad Gharipour
Keşke papatya toplasaydın ve üstelik bensiz bağırmamışsındır inşallah, dedi.
Gittiğinde kendin toplarsın; bağırdım ama senli daha neler yapacağız neler, dedim. :)
Depremi yaşamış şu adama kulak verin şimdi. Alta Loma Otelinin terasına oturup anlattım onlara.
Gözlerimle gördüm. Taşınan cesetleri gördüm. Akan kanı ve yaralıları gördüm. Deprem olduğunda altı katlı bir binanın altıncı katında derin uykudaydım. Asansöre koşmuştum. Çalışmıyordu.
Bürolardan birinden koşarak bir kadın çıkmış, çelik kirişlerden biri kadının kafasına düşmüştü.
Enkazın arasından güçlükle ilerleyip kadına ulaşmıştım. Kadını omuzlayıp altı kat aşağı taşımıştım.
Sabaha dek kurtarma ekipleri ile birlikte enkaz çalışması yapmıştım, dizlerime kadar kan ve sefalet içinde. Kolu enkazdan bir heykel parçası gibi uzanan bir kadım çıkarmıştım enkazın içinden. Duman tüten bir kapının eşiğinden içeri dalıp küvette baygın yatan bir kızı kurtarmıştım. Yaralıların yaralarını sarmış, kurtarma ekiplerine öncülük edip yaralı ve ölülere ulaşmalarını sağlamıştım.
Elbette korkmuştum, ama yapılması gerekiyordu. Afetin ortasındaydık, söz değil eylem zamanıydı.
Yerin koca bir ağız gibi açıldığını ve asfalt sokağın üstüne kapandığını görmüştüm. Yaşlı bir adamın bacağı asfalta sıkışmıştı. Koşarak yanına gitmiş, metin olmasını söyledikten sonra itfaiyeci baltası ile asfaltı kazmaya başlamıştım. Geç kalmıştım ama. Asfalt tamamen kapanınca adamın bacağı kopmuştu.
Adamı sırtlayıp götürmüştüm. Dizi hâlâ asfaltta duruyordur, yerden çıkan kanlı bir anı. Herşeyi gözlerimle görmüştüm ve korkunçtu. Belki inandılar, belki dc inanmadılar.
TEMOYÊ DI ZIKÊ HESPAN DE
Pirtûka Temoyî helbestê ya bi navê 112 Hesp û Xezelek nêzika du mehan e di destê min de ye lê naqede. Ne ji ber dirêjbûna wê, ji ber qewet û kûrbûna wê ..
Gava hinekî ketim li nava kitêbê, ji fîlma “the revenent”ê sehneyeke Dicaprio’yî hate li ber çavê min.
Heçiyek temaşekirine jixwe zanin Dicaprio di fîlmê de bi rola