Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kanuni Sultan Süleyman'ın 1526 Mohaç Seferi'nde Meriç yakınlarında Kemal köyünde bir kişinin atı ekine, 1529 Budin Seferi'nde Eskihisar mevkiinde bir sipahinin atı tarlaya girmiş; bu kişiler hemen boyunları vurulmak suretiyle öldürülmüşlerdi.
Sayfa 117Kitabı okudu
"Mohaç Meydan Muharebesi (1526) ile Viyana Kuşatması (1683) arasındaki 157 senelik zaman zarfında Osmanlılar tüm Macaristan'ı kuşatmalarla fethedip sadece üç büyük meydan muharebesi verdiler (Mohaç [1526], Haçova [1596], Raba Suyu/Szentgotthárd [1664] muharebeleri).''
Sayfa 11 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Fransa'da Yüksek Rönesans
Château Chambord Şatosu(1526-37,Loire Vadisi), çatısı Fransız şato mimarlığının şaşkınlık verici bir örneği olarak 300'ü aşkın kule, açıt tepeliği ve bacaya sahiptir. Heykelsi yapraklar ve zambaklar da dahil yoğun süslemesi Gotik süsleme geleneğinin bir kalıtıdır. Kat planı son derece simetriktir. Dört geniş koridor her katta haç oluşturarak ortadaki gösterişli merdivenden yaşam birimlerine uzanır."
Sayfa 198Kitabı okudu
krt idrisin de bunları tutması neye delalet acaba?
İdris-i Bitlisi’nin (yazılımı 1506) Fatih devrindeki askeri teşkilatından söz ederken, tüfekçi yeniçeri askerlerinin düşmana korku saldığını kaydetmesi, bu gelişmeyi doğrular. 1526 Mohaç Muharebesi’nde 4 bin tüfekli yeniçeri yer almaktaydı. Kanuni’nin 1533 Irakeyn Seferi’nde önden yola çıkan Sadrazam İbrahim Paşa’nın yanında uzun ve kısa namlulu olmak üzere tüfek taşıyan yeniçeri sayısı 1.020 idi ve arkasından gelen Kanuni’nin yanında yine yeniçeriler için bini uzun namlulu olmak üzere 4 bin tüfek bulunuyordu.
1500 yıllarında 2. Bayezid zamanında 360 ve 1526 yılında 598 olan zanaatkar sayısı ,1566 yılında 636 'ya yükselerek ,bu tarihten sonra azalmaya başladı.
Yeni Gine'yi Portekizli bir gemici 1526'da “keşfetti”, Hollanda 1828'de batı yarısı üzerinde hak iddia etti, Britanya ile Almanya 1884'te doğu yarısını bölüştüler. İlk gelen Avrupalılar kıyıya yerleşti, iç bölgelere yayılmaları uzun zaman aldı ama 1960'ta Avrupa yönetimleri Yeni Gine'nin büyük bir bölümünü siyasal denetimleri altına aldılar.
Sayfa 377 - PegasusKitabı okudu
Reklam
Kanuni Sultan Süleyman 1526 da Buda ve Peşte’ye girer girmez saray hariç şehrin yakılmasını emretti. Resmî vakanüvisleri oldukça gerçekçi bir tanıklıkla, "sarayda ikamet ettiği için onun yakılmasını uygun bulmadı" yazdılar. Geri kalan ne varsa, kütüphane binası ve "sefil krala ait her sey" dahil, ordu kana buladı ve yağmaladı. 16. ve 17. yüzyılların kamuoyu ve entelektüellerinin gözünde Türk, daha sonra değistirmek için çok uğraşacağı kötü şöhretini kazandı. Zira kitapların "bazılarını parçaladılar, bazılarını da gümüş çerçevelerini söktükten sonra başka kullanımlar için dağıttılar."
Sayfa 167 - Everest Yayınları
XVI. yüzyılda deniz coğrafyasıyla ilgili olarak ünlü denizci Kemal Reis'in yeğeni olan Pîrî Reis'in Kitâb-ı Bahriyye'sinin büyük değeri vardır. Çekirdekten yetişme olup 1547 yılında Hint kaptanlığına getirilen bu denizci Portekizlilere karşı bazı başarıla elde etmiş, ancak bazı sebepler yüzünden donanmayı Basra'da bırakıp Kahire'ye dönmüştür. Onun bu icraatı aleyhine bir propagandanın başlamasına sebep olmuş ve Pîrî Reis 1553 yılında padişahın emriyle katledilmiştir. Pîrî Reis 1521-1526 yılları arasında birkaç defa kaleme aldığı Kitâb-ı Bahriyye adlı eserini Kanuni Sultan Süleyman'a takdim etmiştir. Burada Anadolu ve Adriyatik dâhil bütün Akdeniz sahilleri hakkında çok kıymetli bilgiler vermiştir. Özellikle Akdeniz için adeta bir limanlar rehberi olan eser günümüz için dahi değerli bir deniz kılavuzu olma özelliğini korumaktadır. Kitâb-ı Bahriyye daha sonra bu vadide yazılmış eserlere kaynaklık etmiş, 1645 yılında Kâtib Çelebi tarafından birçok harita ve bilgi ilâveleriyle Müntehab-ı Bahriyye adıyla kısaltılmıştır. Bu eser Fikret Sarıcaoğlu tarafından yayımlanmıştır (İstanbul 2019).
Sayfa 87 - Kronik Kitap
Şah Tahmasb devri
1526 yılında Osmanlı ordusu Mohaç’ta Macarlar’a karşı parlak bir Zafer kazanırken, imparatorluğun anavatanında da kan gövdeyi götürüyordu.
İslâm-Osmanlı, bir beyan-söz medeniyeti idi; kalpte şuur lisanda şiire, âlemde nizam, kelâmda manzumeye yansırdı. Fâtih zamanında yaşayan Tursun Bey'de (1424-1495) görülen, Nasîrüddin Tûsî ve Fârâbî gibi filozoflardan mülhem ideal içtimaî nizam arayışının şiirdeki karşılığı Fuzûlî (1483-1556) ve Bâkî (1526-1600) idi. Fuzâli’nin, “Aşk imiş her ne var âlemde/İlim bir kîl ü kâl imiş ancak” beytinde, güzellik ideali zirveye çıkmıştı. Kanûnî ile Ebu's-Su'ûd, bu aşk şiirinin siyaset ve ilimdeki karşılıkları idiler (Andrews 2005).
Sayfa 149
238 öğeden 151 ile 160 arasındakiler gösteriliyor.