Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
19 yüzyıl efsanesine göre Gerçek ve Yalan bir gün buluşurlar. Yalan doğru söyler ve ” bugün hava çok güzel” der. Gerçek; onun etrafına bakar ve gözlerini gökyüzüne kaldırır.
kafamda 19. yüzyıl Suriyesi, kalbimde sen, gel sen benim beyrutum ol bende senin Kudüsün olayım gel her gün Yusuf Kaplan ve İbrahim tenekeci okuyup, serdar Tuncer dinleyelim, sonra ateistleri Müslüman yapan sözler köşkünü YouTubeda izleyelim bebekame diyeceğimiz bir eş nasip etsin inşallah Allah 😀
Reklam
Gerçek&Yalan
19. Yüzyıl efsanesine göre Gerçek ve Yalan bir gün buluşurlar. Yalan doğru söyler ve "Bugün hava çok güzel" der. Gerçek ona bakar ve gözlerini gökyüzüne kaldırır. Gün gerçekten çok güzeldir, doğru söylemesine şaşırmıştır. Bir kuyunun önüne gelene kadar birlikte zaman geçirirler. Yalan hep doğru söylemektedir. Yalan; "Su çok güzel, birlikte banyo yapalım!" der. Gerçek, bir kez daha şüpheci bir şekilde suya dokunur. Su gerçekten çok güzeldir. Ona inanıp soyunur ve yüzmeye başlarlar. Yalan bir anda sudan çıkar, gerçeğin kıyafetlerini giyerek kaçıp kayıplara karışır. Kızgın Gerçek kuyudan çıkar. Yalanı bulmak ve kıyafetlerini geri almak için her yere gider. Dünyada çıplak gerçeği görenler onu hor görmekte ve öfkeyle bakmaktadır. Zavallı gerçek kuyuya geri döner ve sonsuza dek ortadan kaybolur. O zamandan beri yalan, dünyanın her yerinde gerçek gibi giyinmiş ve içimizde yaşamaktadır. Dünya ise hiçbir şekilde çıplak gerçeği görmek istememektedir.
19. Yüzyıl felsefesine göre gerçek ve yalan bir gün buluşurlar. Yalan doğru söyler ve ya bu gün hava çok güzel der. Gerçek ona bakar ve gözlerini gökyüzüne kaldırır. Gün gerçekten çok güzeldir, doğru söylemesine şaşırmıştir. Bir kuyunun önüne gelene kadar birlikte zaman geçirirler. Yalan hep doğru söylemektedir. Yalan; su çok güzel birlikte banyo yapalım der. Gerçek, bir kez daha şüpheci bir şeklide suya dokunur, su gerçekten güzeldir. Ona inanıp soyunur ve yüzmeye başlar. Yalan bir anda sudan çıkar, gerçeğin kıyafetlerini giyerek kaçıp kayıplara karışır. Kızgın gerçek, kuyudan çıkar yalanı bulmak ve kıyafetlerini geri almak için her yere gider. Dünyada çıplak gerçeği görenler onu hor görmekte ve öfkeyle bakmaktadır. Zavallı gerçek kuyuya geri döner ve sonsuza dek ortadan kaybolur. O zaman dan beri yalan, dünyanın her yerinde gerçek gibi giyinmiş ve içimizde yaşamaktadır. Dünya ise hiç bir şekilde çıplak gerçeği görmek istememektedir.
19.yüzyıl efsanesine göre gerçek ve yalan bir gün buluşurlar. Yalan doğru söyler ve “Bugün hava çok güzel”der. Gerçek ona bakar ve gözlerini gökyüzüne kaldırır.Gün gerçekten çok güzeldir,doğru söylemesine şaşırmıştır.Bir kuyunun önüne gelene kadar birlikte birlikte zaman geçirirler.Yalan hep doğru söylemektedir Yalan; “Su çok güzel,birlikte banyo yapalım!”der. Gerçek bir kez daha şüpheci bir şekilde suya dokunur,su gerçekten çok güzeldir. Ona inanıp soyunur ve yüzmeye başlarlar. Yalan bir anda sudan çıkar gerçeğin kıyafetlerini giyerek kayıplara karışır. Kızgın gerçek,kuyudan çıkar yalanı bulmak ve kıyafetlerini geri almak için her yere gider. Dünyada çıplak gerçeği görenler onu hor görmekte ve öfkeyle bakmaktadır. Zavallı gerçek kuyuya geri döner ve sonsuza dek ortadan kaybolur. O zamandan beri yalan,dünyanın her yerinde gerçek gibi giyinmiş ve içimizde yaşamaktadır.Dünya ise hiçbir zaman çıplak gerçeği görmek istememektedir.
Orpheus, Eurydice'i İkinci Kez Kaybediyor Alexandre Cabanel, 19. yüzyıl.
Reklam
19.yüzyıl Suriye tarihini (Suriye, Lübnan, İsrail - Filistin, Ürdün,..) okurken Arapçılık, ekonomik gelişim, tanzimat fermanı, dini çatışmalar, vs vs gibi birçok şeyi görünce Kemal Atatürk'ün nasıl bir deha olduğunu insan daha iyi anlıyor, laiklik, cumhuriyet denilen kavramların uygulanmak istenilmesi vs vs zamanına göre muazzam şeyler... necip azuri, nasif yazıcı, butros el bostani vs gibi adamlar, beyrut-şam farklılığı vs vs günümüze ışık tutan şeyler, söz gelimi konya - İzmir çatışmasının nedenini daha iyi anlayabiliyor insan!!!
Garipsediğim bu dünyada, içimde kırılmamış tek bir pencere kalmamışken, onarılmaya ihtiyaç duyduğum zamanlar oldu. Onarılmak ve hiçbir suç işlemediğim halde 19. Yüzyıl Amerikasında bir siyahiymişim gibi bağışlanmak istedim. Kimden ve neden, bilmiyorum. Tuhaftır ki tam da böyle bir anda dünyaya alışmadığım, alışamayacağım düşüncesiyle uzak ve bilmediğim yerlere gitme özlemiyle dolup taştım. Yalnızdım ve neredeyse kimsesizdim. Bir başına ve aylak da denilebilirdi. Gitmek, artık gidilebilecek yer kalmayıncaya dek süren bir arzudur. Giderken, bunu siz de hissedersiniz. 72. Enlemde Grönland Kuzey buz Denizinde yalnızdım. En güneyde Afrika Cape of Good Hope'da da yalnızdım. Sonra birgün, ki bu görece olarak uzun sayılabilecek bir zaman, yaklaşık 5 yıl, içimdeki taşlar yerinden oynamaya başladı yeniden. Dengeler değişti. Değişmek istedi. Birileri dokunmaya başladı. Birileri dengeleri değiştirmeye karar vermişti. Buna karar verirken ürkek ve çekingendi. Kararsızdı. Belki biraz da korkmuştu. Neden olmasın dedi? Soru sormayı öğrenmiş bir çocuk telaşı vardı muhtemelen üzerinde. Neden olmasın?Ben, neden olmasın dediği yerde eve ekmek götürmek istedim. Saksıda çiçek büyütmek istedim. Çocuk sesleri ve şen kahkahalar duymak istedim. Şimdi Ahmet Arif'in durduğu yerde duruyorum. "Bir umudum sende. Anlıyor musun?"
•Gizem
•Gizem
927 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.