Filistin'in toprak satıp satmadığının belgeli cevabı
Nüfus artışına paralel olarak Yahudilerin toprak mülkiyetinde de aynı dönmde bir genişleme görülmektedir. Yahudilerin elindeki toprak 1925 344.000 dumandan (dönüm) 1927 de 1.024.000 dönüme çıkmıştır. Yahudiler 1914'te Filistin'de 400.000 dönüm toprağa sahipken, 1930'da bu miktar 1.170.000 dönüm olacaktır. 1933 yılı başlarında
Kapitalizm Gölgesinde Büyük Hesaplaşma: Birinci Dünya Savaşı
Bu üstünlük mücadelesi sonucunda 1800'lü yılların başında dünyadaki karaların %35'i Avrupalıların işgali ya da denetimi altına girmişti. Bu oran 1878' de %67'ye, 1914'de yani Birinci Dünya Savaşı'nın başladığı yılda %84'e yükselmişti.
Sayfa 83 - Pegem AkademiKitabı okudu
Reklam
Hitler’in istediği ‘Lebensraum’
“Hitler’in Polonya’ya tehditler savurduğunun yavaş yavaş farkına varıyordum. 1914-1918 yıllarındaki I. Dünya Savaşı’nın ardından imzalanan ‘Versay Antlaşması’ gereğince, Almanya daha önce fethettiği toprakların çoğunu kaybetmişti. Şimdi ise Hitler bu topraklarda hak iddia etmeye kararlıydı. Almanya’nın gücünü ve kudretini bütün dünyaya gösterecek, herkesin gözünde eskiden sahip olduğu yeri kazanmasını sağlayacaktı. Ama Hitler’in istediği toprakların çoğu Polonya’nındı ve hep öyle olmuştu. Birçok Alman göçmen bu topraklara yerleşmişti, özellikle de batıda, benim ailemin oturduğu bölgede, ama bu, o toprakları Alman toprağı yapmaya yetmezdi ki! Hitler ‘Lebensraum’ istiyordu, Almanlar için ‘yaşam alanı’. İstediği alansa bizim Polonyamızdı.”
Osmanlıların Birinci Dünya Savaşı'na girip girmemeleri meselesi hâlâ tartışılan konular arasındadır. Çünkü bu savaşa girmeyi gereksiz bulanlar olduğu gibi Almanlar safında savaşa girmeyi büsbütün hatalı sayanlar da vardır. Fakat o devre ait belgeler, henüz tamamen bilinmediğine göre varılmış olan çeşitli kanı ve yargıların yanlış olma ihtimali de akla gelebilir. Bununla beraber, 1914 yılından önceki Osmanlı İmparatorluğu haritasına göz atanlar, Birinci Dünya Savaşı sonunda kaybedilen büyük toprak parçalarını görünce Türkleri bu savaşa sokanları suçsuz sayamaz ve bu sebeple de onları affedemez. Böyle olacağını anlamış oldukları içindir ki, Birinci Dünya Savaşı'na katılmakta birinci derecede rol oynamış olan birkaç kişi, savaşın kaybedildiğini anlar anlamaz başlarının dertlerine düşmüş ve yurt dışına kaçmışlardır. Halbuki bu memlekette yaşayanlardan dört milyona yakın insan, onların izlediği politikanın gerçekleşmesi için, silah altına alınmıştı. Bunlardan 550.000'i cephelerde şehit düşmüş, 2.167.841 kişisi yaralanmış, 891.364'ü sakat kalmış, 103.731'i kayıp ve 129.644'ü esir olmuştu. Esirlikte ölenlerle birlikte şehitlerin sayısı 600 bine yaklaşıyordu.
Sayfa 1
Balkan savaşlarında Türk ordusunu reformize edememişti:
Fransa-Prusya Savaşı'nda Fransa'yı dize getiren meşhur feldmareşalin yeğeni olan General Helmut von Moltke, 1906 yılında genelkurmay başkanı olarak Schlieffen'in yerini aldı. Genç Moltke, Schlieffen Planı'nda birkaç değişiklik yapmayı uygun gördü. Fransızlara karşı fazla toprak kaybedilebileceğinden korkarak, Alman taarru-zunun
Avrupa liderleri güç dengesini 1815 Viyana Kongresi ile sağladılar ve uluslararası isbirliğini ahlaki ve hukuki bağlarla daha ılımlı hale getirerek, kaba kuvvete olan güveni de yumuşattılar. Bununla beraber, XIX. yüzyılın sonuna kadar Avrupa güç dengesi sistemi, yeniden güç politikasının ilkelerine dönerek daha da acımasız bir çevre yarattı. Düşmanını küstahlıkla sindirmek, diplomasinin geçerli metodu haline geldi ve kuvvet gösterileri birbirini izledi. Sonunda 1914"te kimsenin bir adım geri atamayacağı bir kriz doğdu. I, Dünya Savaşı felaketinden sonra, Avrupa hiçbir zaman dünya liderliğini tekrar elde edemedi. Birleşik Devletler diplomaside egemen oyuncu olarak sahneye çıktı.
Reklam
242 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.